Türkiye mimarlık camiası, Sürekli Meslekî Gelişim (SMG) uygulamasını tartışıp duruyor. Bu konudaki en büyük argümanlardan bir tanesiyse, benzeri uygulamaların Amerika’da da var olduğu yönünde. Mimar Yılmaz Kuyumcu, bu iddianın gerçek olup olmadığını öğrenmek üzere Amerika’dan mimar Selim Vural’la görüştü. Mimdap olarak, Amerika örneğiyle başladığımız bu turu diğer ülkelerle de devam ettireceğiz.

Türkiye’de sıkça rastladığım bir durum var. İnsanlar kendi işlerine geldiği gibi batı ülkelerindeki durumları çarpıtıyorlar ve tezlerine mesnet oluşturuyorlar. Seksenli yılların ortalarında YÖK başkanının Fransa’dan bahsettiği bir konuşmasında bunun ilk örneğini görmüş ve çok şaşırmıştım. “Ya ben başka bir ülkede okudum ya da bu adam gözümüzün içine baka baka sallıyor” demiştim. Aradan yıllar geçti. Aynı şeyi artık o kadar çok gördüm ki kanıksamaya başladım. En son tartışmamız da Amerika’da bizdekine benzer bir “etkinliğe katıl puan topla” -kap kacak alırsın yerine- “önümüzdeki yıl büro tescil belgesi alırsın” şeklinde özetleyebileceğimiz dâhiyane bir Mimarlar Odası yönetimi uygulaması üzerineydi. Arkadaşlar bunun Amerika da olduğunu duyduklarını söylüyorlardı.

Bilindiği gibi, Mimarlar Odası’nın başlattığı uygulamayla, düzenlenen bir dizi etkinliğe katılan mimarlara puan veriliyor. Yıl içinde toplam 15 krediye ulaşamayan mimarın bir sonraki yıl proje yapma hakkı elinden alınıyor. İzmir’e baktığımızda, kayıtlı 750 mimardan sadece 128’inin bu puana ulaştığını, ulaş(a)mayanlar arasında çok deneyimli mimarların bulunduğunu görüyoruz. İstanbul’daki oranın çok daha kötü olduğunu da biliyoruz. Böylece, Mimarlar Odası bu sistemi bir baskı aracı olarak kullanıyor ve “Eğer benim sistemime uymazsan sana zorluk çıkartırım” demeye getiriyor.

Aslında serbest meslek kavramını kökünden reddeden, serbest meslek sahiplerini vesayet altına alan, içeriği çok tartışmalı bir konuda gerçek olmayan bir bilgiye dayanarak yapılan bir dayatma söz konusu.

Söylendiği gibi Amerika’da da aynı uygulamanın olup olmadığı konusunda bilgi almak üzere, hâlen Amerika’da çalışan meslektaşımız Hakan Dölgen’i aradım ve onun şu sıralar bu alanda uğraş veren arkadaşı Selim Vural’a Amerika’daki uygulama konusunda sorular yönelttim. Cevaplar çarpıcı oldu.

Amerika’daki meslektaşımıza yönelttiğimiz sorular şunlardı:

1. Amerika’da gerçekten böyle bir uygulama var mı?
2. Eğer varsa Mimarlar Odası tarafından mı yapılıyor?
3. Başka bir kuruluş tarafından yapılıyorsa bu kuruluş nasıl işlemektedir? Yöneticisi kime bağlıdır? Nasıl seçilir?
4. Bir imtihan söz konusu ise soruları kim hazırlamaktadır? Değerlendirmeyi kim, neye göre yapmaktadır?
5. Bu imtihan bina bilgisi / yapı bilgisi / yönetmelikler / standartlar / yapı fiziği / sanatsal yeterlilik / güzel sanatlar / genel kültür alanlarından hangilerini kapsamaktadır?
6. Katılım ücretli midir? Ya da hangi safhaları ücretlidir?
7. Bu imtihana her mimar her yıl girmek zorunda mıdır?

Meslektaşımız, Amerika’da benzer bir uygulamanın bulunmadığını, söz konusu uygulamanın herhangi bir demokrasi normuna sığmayacağını belirterek, ufak bir internet araştırmasıyla Amerika’daki tüm kanunlara ulaşılabileceğini ve iddiaların çürütülebileceğini belirtti.

Amerika’daki lisans imtihanı ise Türkiye’ye göre tamamen farklı şekilde işliyordu. Selim Vural, uygulamayı şu sözlerle anlattı:

“Genç mimarlar için mimarî lisans almanın iki aşaması var: Birincisi, staj puanlarının dolması. Bu, öğrencilikten sonra geçirilen bir süreç. Genç mimarlara verilen iş, lisanslı bir mimar tarafından onaylanıyor. Mimar çalışıp tecrübe kazandıkça, 3 ayda bir formu dolduruyor, elde ettiği tecrübeleri kayıt altına alıyor. Lisanslı mimar; avan proje, uygulama projesi, detaylama, müşteri ilişkisi, şantiye tecrübesi vb. kriterlere göre genç mimarı değerlendirip onaylayarak imzalıyor ve lisans numarasını veriyor. Bu puanlar NCARB (National Council of Architectural Registration Boards) denilen devlet dairesi tarafından kayda alınıyor. Puanlar dolduğunda imtihan safhası başlıyor.”

“İmtihanları özel bir şirket organize ediyor, ücreti 85–150 $ arasında oluyor. İmtihan konuları ise şunlar: Genel tasarım, arsa tasarımı, mekanik sistemler, strüktür, elektrik ve tesisat sistemleri, detaylar, bina talimatnameleri. Genç mimarlar bu sınava kitaplardan hazırlanıyor. İmtihanı geçemezse istediği kadar yeniden girme hakkı var. İmtihanlar bir salonda bilgisayar başında yapılıyor ve 3–4 saat sürüyor. Sınavı geçene sertifika lisans numarası ve mimarlık mühürü veriliyor. Bu mühür sadece o eyalete ait oluyor. Projeler, o mühür basılıp Department of Buildings’ten tasdik ettirilerek uygulamaya geçiriliyor.”

Vural, tüm bu sürecin bir kereye mahsus olduğunu belirterek, lisans sahibi olan mimarın meslek hayatı boyunca herhangi bir sınavdan ya da benzeri puanlama sisteminden geçmediğinin altını çiziyor.

Türk mimarlarının çok büyük bir akreditasyon sorunu var. Bu sorun, YÖK sisteminin ülkemize hediyesi. Mimarlar Odası da bu durumu hafifletmek yerine, Türk diplomalarını iyice gülünç hale düşüren bir uygulama başlattı. Böylece Türk mimarları artık sadece puanlı etkinliklere katıldıkları takdirde mesleki açıdan “yeterli” oluyorlar. Eşitlik ilkesi uyarınca Türkiye’ye üşüşen yabancı mimarları da aynı seminerlere sokmak lazım belki de… Ne dersiniz, Zaha Hadid’i falanca boya firmasının seminerinde görmek çok hoş olmaz mıydı?

Ne diyelim umarım bu sefer artık mimarlık camiamız uyanır da, dar çevreci, durumdan yarar çıkartan, “habersiz imzacı” yönetimlerden kurtulur.

Yılmaz Kuyumcu

Konuyla ilgili diğer yazılarımız için:

Mimdap Soruyor: İngiltere’de SMG uygulaması var mı?

SMG’ye dair örnek bir uygulama: Kanada örneği
Mimdap soruyor: Fransa’da SMG uygulaması var mı?
Mimdap soruyor: ABD’de SMG uygulaması var mı?

13 Comments

  1. Yukarida ki Yilmaz Kuyumcu’ nun yazisina ekleme yapmak istiyorum. Amerika ‘ da Mimar olarak calisbilmek icin Mimarlik lisansinizi yazida bahsedildigi sekilde almaniz gerekiyor. Bir universitenin mimarlik bolumunu bitirip diplomanizin olmasi sizi mimar yapmiyor. Yani imza yetkiniz yok ( Iki kata kadar konut binalarinda sadece bu lisans zorunlugu yoktur. Bir kasap bile iki katli mimari projeye imza atabilir.) Ancak lisans sinavlarini gecerseniz size muhur kullanmak hakki veriliyor mimar olarak. Aksi halde business kartiniz da dahi “MIMAR” ” Architect” unvaninizi kullnamaniz yaak. Bu sinavlara girip mimar olmak icin ise Universite mezunu olmak da gerekmiyor. Sinav herkese acik yeter ki kisi en az 8 yil kadar bir mimarlik firmasinda calismis olsun ve lisans sahibi bir mimar bu calisma suresine kefil olsun.
    Sinavlara giren kisi alabilir lisansini. ( Courbusier ‘ nin hic bir okuldan mimarlik egitimi almadigini hatirlamak lazim.
    Ancak SMG konusuna yakin bir olay burada California da da var.
    California eyaletinden lisansli her mimar belli surelerde belli kurslari lmaya zorlaniyo. Bu son 3 senedir uygulanan bir olay. Boylelikle degisen teknolji ve bina yonetmelileri konusunda mimarlarin kendilerini guncellediginden emin olmak istiyor eyalet yonetimi. Ancak sadece kurs almak gerekiyor, bir sinav soz konusu degil. 3-5 saat gibi olan kurslari yada seminerleri bitirdiginize dair belgeyi yollamaniz yeterli. Proje basina puanlama falan gibi sacmaliklar ise hic yok acikcasi.

    Sevgiler,

  2. Mimarlar Odası’ndan gelen 07.12.2007 tarihli e-posta bu konuyla alakalı olduğundan burada yer vermeli:

    Değerli Meslektaşlarımız,

    Mimarlar Odası Genel Merkezi’nin 19.11.2007 tarihinde göndermiş olduğu SMGM
    katılımı konulu yazı yanlış anlaşılmalara neden olmuştur. Konu ile ilgili
    yayınlarımız aracılığı ile sizlere duyurduğumuz açıklama aşağıdadır.
    2007 yılı sonuna kadar aşağıda tanımlanan zorunluluğu yerine getiremeyen
    meslektaşlarımız 2008 yılında da 15 kredilerini tamamlayarak Büro Tescil
    Belgesi başvurusunu yapabileceklerdir.
    2007 yılı SMGM kapsamında açılmış mesleki gelişim programlarını aşağıda
    bilgilerinize sunarız.

    Saygılarımızla,
    Mimarlar Odası
    İstanbul Büyükkent Şubesi

    MESLEKİÇİ EĞİTİM VE BÜRO TESCİL

    02 Haziran 2005 tarihli, 25933 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
    giren TMMOB Mimarlar Odası Serbest Mimarlık Hizmetlerini Uygulama, Tescil ve
    Mesleki Denetim Yönetmeliği’nin 7. maddesi uyarınca “mimarın tescil
    alabilmesi ve yenileyebilmesi” için “Mimarlar Odası’nın öngördüğü meslek içi
    eğitimi almış olmak” şartı aranacağı duyurulmuştu.
    Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu, 27 Şubat 2007 tarihli ve 40/21 no’lu
    toplantısında, “Mimarlar Odası Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi’nin 2007 Yılı
    Çalışma Usul ve Esaslarına ilişkin Yönerge”sini kabul etmiştir. Bu yönergeye
    göre 01 Ocak 2008 Gününden itibaren Büro Tescil almak üzere başvuruda
    bulunan ve 01 Ocak 1977 tarihinden sonra mezun olan meslektaşlarımızdan 15
    kredi meslek içi eğitim almış olma şartı aranacaktır.
    Aşağıda yönerge ile ilgili ayrıntılı bilgiyi bulabilirsiniz.
    Bu yönerge uyarınca;
    1. 2008 yılında Serbest Mimarlık Hizmetleri Büro Tescil Belgesi almak için
    Mimarlar Odası birimlerine başvuran meslektaşlarımızdan 2007 yılı içinde
    sürekli mesleki gelişim kapsamında 15 kredi almaları şartı aranacaktır.
    Meslektaşlarımız bu kredileri SMGM tarafından açılan eğitimlere veya
    odamızın düzenlediği bilimsel etkinliklere katılarak tamamlayabilirler.
    2. 31 Aralık 1976 tarihine kadar bir mimarlık bölümünden mezun olmuş olan
    veya 65 yaşını aşmış meslektaşlarımız bu zorunluluktan 2007 yılında muaf
    tutulacaktır.
    3. 1 Ocak 1977 ve 31 Aralık 1986 tarihleri arasında mezun olan
    meslektaşlarımızdan, zorunlu eğitim programına katılmaları istenmeyecek,
    belirlenen kriterler çerçevesinde, uygun gördükleri eğitim ve mesleki
    etkinliğe katılarak en az 15 kredi alarak yükümlülüklerini yerine
    getirebileceklerdir.
    4. 1 Ocak 1987 tarihinden itibaren mezun olan meslektaşlarımız, belirlenen
    kriterler çerçevesinde, SMGM tarafından öngörülecek zorunlu eğitimleri 2010
    yılına kadar almakla yükümlü olacaklar, ayrıca uygun gördükleri diğer eğitim
    ve mesleki etkinliklere katılabileceklerdir.
    5. Mimarlar Odası zorunlu eğitim olarak “Mimarlık Hizmetlerinde Temel
    Kavramlar” eğitimini belirlemiştir. Bu eğitimin kapsamı ve programı ayrıca
    duyurulacaktır. Meslektaşlarımızın üç yıl içerisinde bu eğitimi almaları
    gerekmektedir.
    6. Ayrıca, bilirkişi olmak üzere başvuracak meslektaşlarımız, Adalet
    Bakanlığı’nın talebi üzerine TMMOB bünyesinde düzenlenen bu uzmanlık alanı
    ile ilgili meslek içi eğitimi almak zorundadırlar.
    7. Keza, yapı denetimi alanında çalışan meslektaşlarımız da Bayındırlık ve
    İskân Bakanlığı bünyesinde yapılan düzenlemeler çerçevesinde odamızın
    açacağı zorunlu meslek içi eğitime katılmak zorundadırlar.
    8. Kongre, konferans, sempozyum, panel, seminer, teknik gezi vb. toplantı ve
    etkinliklerin hangilerinin meslek içi eğitim kapsamında değerlendirileceği
    meslektaşlarımıza yayın organlarımızda ve web ortamında duyurulacaktır.

  3. bu modelin oda örgütlenmesi açısından bakıldığında iyi olur mu acaba diye düşünürken, mimarlıkta temel kavramlar seminerinde karşılaştığım bir çok meslektaşım puan için gelmişlerdi ve çoğu da bundan önceki bir çok etkinlik ve seminerde(bugünkü puanlamadaki etkinlik gibi) bulunmuş hatta ozaman puan olsaydı belki de bir on yıl yetecek kadar puanı bile olabilecekti. acaba bugünkü birikimindeki mimarlar yeniden kavram öğrenirken eski katılım belgelerini getirseler ne olabilir. ben bu sürecin yeterince tartışılamadığını düşünüyorum, ama geç kalınmış sayılmaz, daha iyi bir mimarlık ortamı için, örgütlenme için her yerde herzaman her türlü fikrin paylaşılması önemlidir ve bu açılımı sürdürmek gerekir.saygılarımla.

  4. SMG üç dört yıldır çeşitli biçimlerde gündeme geliyor, eğitim kurultaylarında ise konuşuluyordu. Bu işi düşünenlerin bir bölümü akademisyen. Zira o eğitim kurultaylarının içini daha çok onlar dolduruyor. SMG yi UIA kararlarına dayandıran bir kısım meslek insanı ise odalarımızın yöneticileri. Bunların da biliyoruz ki çoğu faal mimarlık alanı içinde değiller. Yönetimlere destek veren bir grup serbest mimarlık da uğraşan kesim ise odanın her türlü faaliyetine fazlasıyla gelen meslektaşlardan oluşuyor. Dolayısıyla kredi toplamak zorunluluğu onlar için ya önemsiz bir konu ya da zor bir iş değil. Fakat bu yıl yapılanları zannederim oda yönetimi pilot bir çaışma olarak düşünecek ve sakıncaarını giderecek yöntemleri mutlaka peşinden alacaktır. Uygulamadaki terslikler henüz ortaya çıkmadı çünkü. Ayrıca SMG uygulamasını hayata geçirdiğini düşünen odanın nasıl bir performans sergildiğini de meslek alanına izah etmesi, dahası bu konuda bu alanı ikna etmesi gerekir.

  5. Ben Semra hanımın yaşadığı deneye bakarak aslında biraz da kredi toplama sorunu olan biri olarak acaba çok kredi toplamış olanlar bir kısm kredilerini büro tescil belgesi açığı olanlara ödünç (ve ya hibe olarak) veremezler mi? Bu konuda odada görevli profesyonel olarak çalışanlar zaten bu toplantılara görev icabı katıldıklarından bir sürü kredileri oluyordur kullanmayacakları. Bu kredileri, puanı az olanlara verirlerse iyi olmaz mı? Hem meselktaşlarına böylece daha fazla yardımcı olmuş olurlar. Saygılarımla.

  6. TMMOB tarafınfan Eylül ayında düzenlenen İstanbul Kent Sempozyumuna 1.ve 2. gün katılabildim. 1.gün katıldığımda daha önce görmediğim bir kalabalıkla karşılaşınca dogrusu çok şaşırdığımı itiraf etmeliyim.3.gün ise Cumartesi olması nedeniyle kalabalık bir misli artmıştı.Üstelik 1.ve3.gün hiç bir mimarın sunumu olmamasına rağmen salonun tamamına yakının mimarlardan oluşması benim için ayrı bir şaşkınlık konusuydu.
    İstanbul dışından gelen 35 yıllık bir mimar ile sohbetimizde ,kredi için geldiğini 2 gündür bir yakınında kaldığını söylemesi, ilginin acı gerçeğiydi. 2 gün süresince son oturum öncesi imzaların atılmasıyla salonun boşalması ise zorla eğitimin sonucunun göstergecidir.
    2.Katıldığım Sempozyum,Prefakasyonda Yenilikler ve Eğitim Sempozyumu.Gene mimarların yoğun ilgisi var.(Bu ülkede mühendis yok mu ?) Benim Bu sempoyumda en büyük kazancım,kredi için İstanbul dışından gelmiş,uzun yıllardır görmediğim arkadaşlarımı görmek oldu.Gene imzalar atıldı. Kafeteryada oturuldu.çok güzel eğitildik.
    Gerçekten nedir Bu SMG ?
    M.O.Yönetimi akşamdan sabah düşünüp, biz cahil mimarları eğitmek gibi ülvi düşüncelere mi kapılmıştı?
    -Bir mimar nasıl eğitilir?
    -Kredi yalnız proje yapan mimarlardan istendiğine göre,malzeme tanıtımı,ücretli eğitim, sempozyum ve v.b. katıldığımız zaman tasarım yeteneğimiz artacakmıdır?
    -Mimar mesleği ile ilgili araştımaları yapıp,kendini geliştirmeyi yapamayacak kadar yeteneksizmidir?
    -Eğitim proğramlarının serbest mimarları kapsaması ayrımcılık değilmidir?
    -Kredilerini tamamlamayanların büro tescil belgesi verilmeyeceği söylenmesi santaj değilmidir?
    -Katılımdan yana olduğunu her fırsatta dile getiren MO yönetimi bu kararı almadan önce üyelerine danışmışmıdır?
    -Tepeden inme ve uyma zorunluluğu olan kararlara demokrasilerde yer var mıdır?

  7. Sorularım var: 15 puan değil de 30 puan toplarsan ne oluyor? Birikim modelli mi kredi sistemi? Bir dahaki sene rahat mı ediliyor? Yoksa sürekli mesleki gelişim bir anda çok puan toplamayla alakalı değil mi? Kursalara değil de malzeme tanıtımlarla toplanan puanlar aynı değerlikli mi? Bir de hiç katılmamış 0 puanlı olanara ne yapılacak?

  8. Gerçekten doğru ,bu SMG sayesinde, toplantılara katılım bir şekilde, artmış gözüküyor.Geçenlerde katıldığım bir seminerde bizzat şahit olduğum, (tabiiki münferit) ilginç bir olayı paylaşayım. Sadece katılanların imzalamak zorunda olduğu kağıda; muhtemelen , ” Benim işim gücüm var katılamayacağım , hazır sen gitmişken benimde adımı yazıver ” ricasını kıramayan, (tanımadığım) bir meslektaş yüzünden SÜREKLİ gelişeceğime , seminer boyu , SÜREKLİ sinirlenip gelişemedim.! Yani SSG.
    Sonuçta uyarım üzerine yazılan isim silindi ama, her ne kadar okuma -yazmamız olsa da , keşke şu imza işinin, parmak izi yöntemi ile olsaydı diyede, düşünüp durdum. :))

  9. Ortada hatırlatayım tam iki tane anormallik var: bunlardan birincisi BİR YALAN, ikincisi ise bu yalana dayanarak serbest meslek anlayışı ile çelişen bir durumu zorla mimarlara kabul ettirenler. Ve bu durumun Türk mimarlarını içine düşürdüğü gülünç durum. Şimdi bir sorun daha var. Bu durumu normalmiş gibi algılayanların durumu. Kafka bütün hayatı boyunca anormalliğin normalleştirilmesine karşı yazılar yazmış. Böylelikle insanların yabancılaşmasına karşı mücadele etmiş. Unutmayızın alienation kelimesinin iki anlamı var: birincisi yabancılaşma ikincisi ise akıl hastalığı.
    Lütfen arkadaşlar anormal bir durumu kabullenmek için sakın ola bahaneler aramayalım.

  10. Eğitim şart ama bu şekilde krediye bağlı olması düşündürücü. Kredisini toplamayana büro tescil vermeyeceksin. (ki o da gelsin yıl içindeki etkinliklerine katılsın falan) Yurt dışına çıkana pasaport için belge gerek, onu da verme. İş için gerekli tanıtım belgesini de verme o zaman. (belki de vermemeyi gerçekten düşünüyorlardır)
    Eğitim şart fakat bu kadar Osmanlı usulü kafa göz çıkararak değil sanırım.

  11. Sürekli mesleki gelişim anlayış olarak doğru ama bunun “ölçme biçimi” yeniden düşünülmeli. Bu 15 kredi o yıl bitince tükenen birşey. Peki diyelim ben “serbest bürocu” değilim de çalışanım, bir yerde şantiyeciyim. Bu yaptığım işi oda gelip de “15 kredin yok yapamazssn” diyemiyor ama sadece bürosu ve tescil alacak mimarlara bunu zımnen zorunlu kılıyorsa başta söylediğim “sürekli mesleki gelişm” herkes için değil demektir. Bu çok basit bir düzenleme ve açık söylemek gerekirse öncelikle eşitlik ilkesine aykırı. Böyle mi yapılması gerekir, uygulama doğru mu, bu ayrı bir konu. Fakat en azından ayrımcı bir külfet gibi. Meslekte herkes gelişsin, kredisi, katıldığı kurs sertifikası mimarın kendini sunarken kullandığı bir argüman olsun. Böyle sınıf geçme notu gibi bir şey saçma gerçekten.

  12. Şu anda başka çare göremeyen yüzlerce kişi daha önce gelmedikleri etkinliklere puan toplamak için gelmeye başladı. Aslında bu durum odanın düzenlediği ve 20 kişiyi geçmeyen toplantılarını birden verimli kıldı. Bir yerde iyi oldu ve kişilerden önce oda “puan” aldı. 1-2 kredilik bu etkinlik izleme iş dışında bir de paralı kurslar var. Yılın sonuna doğru şimdi onlar kurtarma yazılısı gibi bol miktarda sunuluyor ki, puanını kurtaramayanlar gitsin yıl sonuna kadar alısın diye. Biz pek alışmadık diye azıcık tuhaf geliyor ama ellerini oluşturanlar var herhalde.

    Serbest büroculuğun üyeliğine ve onların aidat gelirlerine, proje vizelerine bağlı bir örgütlenme olan Türkiye Mimarlar Odası başka bütün kesimlerden bağımsız, bütün üylerinden neredeyse uzak olduğundan, o büro tescil belgesini almak zorunda olan kesime ‘bağlılığını’ arttırdıkça arttırıyor. Olmadı boynuna atlayıp sarılıyor, genel kurul günleri hal hatır sorup; hepsini şapur şupur öpüyor. Bilimsellik mi? Olurmu hiç “Bilimsel İstanbul Planlaması…” yazısını onlar yazdı.

  13. Bu uygulama tamamen saçmalıktan ibarettir. Zaten yeterince otoriter, baskıcı ve tektipleştirici bir eğitim sisteminden çıkan mimarlık öğrencileri, bizzat odalarının eliyle meslek hayatlarında da aynı baskıyı görmektedir.

    Odaların meslek adamlarına destek olması beklenir, köstek değil.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir