Mimdap soruyor: Fransa’da SMG uygulaması var mı? - MİMDAP
Ana Sayfa Bağlantılar Biz Kimiz İletişim Mimar İş İlanları
ANA SAYFA
Mimdap soruyor: Fransa’da SMG uygulaması var mı?
Share 8 Aralık 2007

Mimdap, son zamanların çokça konuşulan ve tartışılan Sürekli Meslekî Gelişim (SMG) uygulamasının diğer ülkelerde ne yönde algılandığını sorgulamaya devam ediyor. Seride ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri’ne bakma fırsatı bulmuştuk. Mimar Yılmaz Kuyumcu, serinin ikinci ayağını Fransa’da yaşayan mimar Cihat Abdiler’le yaptığı mülakatla oluşturdu. ABD’yle başlayan, Fransa’yla süren bu araştırma, diğer ülkelerle de devam edecek.

Meslektaşımız Cihat Abdiler’e Türkiye’deki SMG uygulamasını anlattıktan sonra sorduk: “Fransa’da benzer bir uygulama var mı?”

Cihat Abdiler’in yanıtı ise şöyle oldu:

“Hayır, kesinlikle yok. Fransa’da mimarların mezun olduktan sonra bir yıl boyunca staj yapma zorunluluğu var. Bu aşamayı geçen mimara herhangi bir engel çıkartılmıyor. Türkiye’deki gibi bir uygulama, eğitimin niteliği açısından baktığımız vakit de mümkün değil. Takip etmeniz gereken o kadar konu var ki, bunları tek bir eğitim sistemine ve 15 krediye sığdırmanız söz konusu olamaz. Mimarlık eğitimi çok farklı ve değişik kaynaklardan verilir, dolayısıyla bu uygulama yetersiz olacaktır.”

Meslektaşımız, bu merkezîlikteki bir eğitimin neden başarılı olamayacağını ise şu sözlerle açıkladı:

“Eğitim kelimesi yanlış”

“Eğitim kelimesinin de yanlış olduğunu düşünüyorum. Örneğin özel çelik gerektiren bir proje yapacağım diyelim, bunun için işin uzmanına gidiyorum. Sağdan soldan edindiğim bilgiye güvenirsem çok büyük hatalar yapabileceğimi biliyorum. O zaman oda bu uzmana gidişime mi puan verecek? Ya da mesela çizimleri bir teknik ressama yaptırıyorum. Programlar hakkında genel bir bilgim var ama bu konuya fazla yoğunlaşırsam tasarımdan ödün vermem gerekecek. Oda bu ‘danışma’ edimine de puan veriyor mu? Söylemek istediğim, gereksinimlerin her mimar için farklı olduğu. Bunu genellememek gerekir.”

Sıradaki sorumuz Fransa’daki mimarlardan kurslara ya da seminerlere katılımın istenip istenmediğiydi:

“İstemiyorlar, zaten böyle bir şey de mümkün değil. Bu uygulamayı burada toplu taşıma şoförlerine yapıyorlar. Fransa’da bir mimar, mimarlıkla ilgili tüm kanunları ve kuralları bilir sayılıyor; dolayısıyla, kanunda yapılan tüm değişiklikleri takip etmek zorunda. Mesela enerji kaybının düşürülmesi için yeni normlar çıktı, bunun uygulanmasından tamamen mimar sorumlu. İhaleler için hazırlanan teknik dosyada, kullanılan betonun kalitesinden boyanın tipine kadar tüm malzemenin özellikleri ve hangi normlara göre uygulanacağı belirtilmek zorunda.”

“Tabii ki tüm yeniliklerle ilgili seminerler var ve inşaat malzemeleriyle ilgili olan seminerleri genelde fabrikalar düzenliyor. Bu konunun ticarî bir tarafı olduğundan, odaların bu konuda araya girmeleri doğru bulunmuyor. Örnekle açıklayalım: Bir firma düşük kaliteli bir ürünü odanın da ismini kullanarak mimarlara pazarlarsa, bu hoş bir durum olmaz. Odanın bu konuda bir ölçme değerlendirme sistemi olmadığı için bu konuya girmemesi daha doğru. Bir kısım seminerler (özellikle kanunî durumla ilgili olanlar) ise sendikayla beraber organize ediliyor. Bunların bazıları paralı oluyor (ortalama 200 avro civarında).”

“Kanımca mimarın meslekî bilgisini eğitim aşamasında edinmesi gerekiyor. Mimar kendi gereksinimini kendisi tanımlıyor ve buna cevap verecek türde bir eğitime yöneliyor. Ancak bir kere meslek yaşantısına atıldıktan sonra, bu türde bir yönelme mümkün olamayacaktır.”

“Bu konuyu merkezî ve zorunlu bir programa yerleştirmek mümkün değil. Mesela, bir fabrikanın yangın güvenliğiyle bir konutun yangın güvenliği farklıdır. Diyelim ki siz konut yapımı üzerine yoğunlaşmış bir mimarsınız, tutup da sizi ilgilendirmeyen bir fabrikanın yangın güvenliği konusunda mı seminer dinleyeceksiniz? Bir meslek adamının bu kadar boş vakti olabilir mi?”

“Bu bir otorite ilişkisidir”

“Puan vermek demek, imtihan yapmak demektir. Yoksa bunun çok fazla bir anlamı olmaz. Birini imtihana tabi tutmak ise başlı başına bir otorite ilişkisidir. Bir mimar bunu kabul edebilir mi? Bu nedenle Mimarlar Odası önermiş ve genel kurulundan geçirmiş olsa da böyle bir sistemin Fransa’da bu kadar katı bir şekilde uygulanması mümkün değil. Odanın bu konuda bir girişimi olmuştu, ancak bu öneri fazlaca liberal bulunan mimarlık hizmetlerinin kontrol altına alınması ve sınırlanmasına yönelik, biraz da ideolojik bir öneriydi. Bu da tartışmalı bir konudur.”

Meslektaşımız Cihat Abdiler, bu hizmetler karşılığında, Fransa’da mimarın aldığı mimarlık hizmetleri ücretinin, toplam inşaat maliyetinin yüzde kaçına denk geldiğini ise şu sözlerle açıkladı:

“Serbest piyasada ortalama bina maliyetinin %5’i üzerinden çalışılıyor. Bunun 1,5 puanı sigorta masrafı dersek, net gelir %3,5 civarında oluyor. Devlet sektöründeyse bu oran %10 ile %13 arasında. Mimarın ücreti yüksek görülebilir, ama sorumluluğu da 32 yıl sürüyor. Yani aslında mimarın aldığı sorumluluğun büyüklüğüne ve aldığı ücrete bakınca, Fransa’da SMG uygulamasına Türkiye’den daha fazla ihtiyaç var gibi görünüyor. Türkiye gibi düşük proje bedeli üzerinden çalışılan, mimarın sorumluluğunun kısıtlı olduğu, mimara bu kadar az başvurulan bir ülkede bu kadar katı bir uygulamayı anlamak zor. Türkiye’deki meslektaşlarıma sabırlar dilerim.”

Meslektaşımızın sözlerini araya kendi yorumumuzu katmaksızın aktardık. Türkiye’deki mimarların, dünyanın diğer taraflarındaki uygulamalara bakarak muhakemeye gideceğini umuyoruz.

Araştırma konumuz, başka ülkelerle de devam edecek.

Yılmaz Kuyumcu

Konuyla ilgili diğer yazılarımız için:

Mimdap Soruyor: İngiltere’de SMG uygulaması var mı?

SMG’ye dair örnek bir uygulama: Kanada örneği
Mimdap soruyor: Fransa’da SMG uygulaması var mı?
Mimdap soruyor: ABD’de SMG uygulaması var mı?

23 Yorum
  1. Bu uygulama tamamen saçmalıktan ibarettir. Zaten yeterince otoriter, baskıcı ve tektipleştirici bir eğitim sisteminden çıkan mimarlık öğrencileri, bizzat odalarının eliyle meslek hayatlarında da aynı baskıyı görmektedir.

    Odaların meslek adamlarına destek olması beklenir, köstek değil.

    Eşref Has | 8 Aralık 2007

  2. Şu anda başka çare göremeyen yüzlerce kişi daha önce gelmedikleri etkinliklere puan toplamak için gelmeye başladı. Aslında bu durum odanın düzenlediği ve 20 kişiyi geçmeyen toplantılarını birden verimli kıldı. Bir yerde iyi oldu ve kişilerden önce oda “puan” aldı. 1-2 kredilik bu etkinlik izleme iş dışında bir de paralı kurslar var. Yılın sonuna doğru şimdi onlar kurtarma yazılısı gibi bol miktarda sunuluyor ki, puanını kurtaramayanlar gitsin yıl sonuna kadar alısın diye. Biz pek alışmadık diye azıcık tuhaf geliyor ama ellerini oluşturanlar var herhalde.

    Serbest büroculuğun üyeliğine ve onların aidat gelirlerine, proje vizelerine bağlı bir örgütlenme olan Türkiye Mimarlar Odası başka bütün kesimlerden bağımsız, bütün üylerinden neredeyse uzak olduğundan, o büro tescil belgesini almak zorunda olan kesime ‘bağlılığını’ arttırdıkça arttırıyor. Olmadı boynuna atlayıp sarılıyor, genel kurul günleri hal hatır sorup; hepsini şapur şupur öpüyor. Bilimsellik mi? Olurmu hiç “Bilimsel İstanbul Planlaması…” yazısını onlar yazdı.

    Cem Ersevil | 8 Aralık 2007

  3. Sürekli mesleki gelişim anlayış olarak doğru ama bunun “ölçme biçimi” yeniden düşünülmeli. Bu 15 kredi o yıl bitince tükenen birşey. Peki diyelim ben “serbest bürocu” değilim de çalışanım, bir yerde şantiyeciyim. Bu yaptığım işi oda gelip de “15 kredin yok yapamazssn” diyemiyor ama sadece bürosu ve tescil alacak mimarlara bunu zımnen zorunlu kılıyorsa başta söylediğim “sürekli mesleki gelişm” herkes için değil demektir. Bu çok basit bir düzenleme ve açık söylemek gerekirse öncelikle eşitlik ilkesine aykırı. Böyle mi yapılması gerekir, uygulama doğru mu, bu ayrı bir konu. Fakat en azından ayrımcı bir külfet gibi. Meslekte herkes gelişsin, kredisi, katıldığı kurs sertifikası mimarın kendini sunarken kullandığı bir argüman olsun. Böyle sınıf geçme notu gibi bir şey saçma gerçekten.

    Demet Gümüş | 8 Aralık 2007

  4. Eğitim şart ama bu şekilde krediye bağlı olması düşündürücü. Kredisini toplamayana büro tescil vermeyeceksin. (ki o da gelsin yıl içindeki etkinliklerine katılsın falan) Yurt dışına çıkana pasaport için belge gerek, onu da verme. İş için gerekli tanıtım belgesini de verme o zaman. (belki de vermemeyi gerçekten düşünüyorlardır)
    Eğitim şart fakat bu kadar Osmanlı usulü kafa göz çıkararak değil sanırım.

    mehmetterzi | 8 Aralık 2007

  5. Ortada hatırlatayım tam iki tane anormallik var: bunlardan birincisi BİR YALAN, ikincisi ise bu yalana dayanarak serbest meslek anlayışı ile çelişen bir durumu zorla mimarlara kabul ettirenler. Ve bu durumun Türk mimarlarını içine düşürdüğü gülünç durum. Şimdi bir sorun daha var. Bu durumu normalmiş gibi algılayanların durumu. Kafka bütün hayatı boyunca anormalliğin normalleştirilmesine karşı yazılar yazmış. Böylelikle insanların yabancılaşmasına karşı mücadele etmiş. Unutmayızın alienation kelimesinin iki anlamı var: birincisi yabancılaşma ikincisi ise akıl hastalığı.
    Lütfen arkadaşlar anormal bir durumu kabullenmek için sakın ola bahaneler aramayalım.

    Yılmaz Kuyumcu | 8 Aralık 2007

  6. Gerçekten doğru ,bu SMG sayesinde, toplantılara katılım bir şekilde, artmış gözüküyor.Geçenlerde katıldığım bir seminerde bizzat şahit olduğum, (tabiiki münferit) ilginç bir olayı paylaşayım. Sadece katılanların imzalamak zorunda olduğu kağıda; muhtemelen , ” Benim işim gücüm var katılamayacağım , hazır sen gitmişken benimde adımı yazıver ” ricasını kıramayan, (tanımadığım) bir meslektaş yüzünden SÜREKLİ gelişeceğime , seminer boyu , SÜREKLİ sinirlenip gelişemedim.! Yani SSG.
    Sonuçta uyarım üzerine yazılan isim silindi ama, her ne kadar okuma -yazmamız olsa da , keşke şu imza işinin, parmak izi yöntemi ile olsaydı diyede, düşünüp durdum. :))

    S. Sanıtürk | 8 Aralık 2007

  7. Sorularım var: 15 puan değil de 30 puan toplarsan ne oluyor? Birikim modelli mi kredi sistemi? Bir dahaki sene rahat mı ediliyor? Yoksa sürekli mesleki gelişim bir anda çok puan toplamayla alakalı değil mi? Kursalara değil de malzeme tanıtımlarla toplanan puanlar aynı değerlikli mi? Bir de hiç katılmamış 0 puanlı olanara ne yapılacak?

    nejla kır | 8 Aralık 2007

  8. TMMOB tarafınfan Eylül ayında düzenlenen İstanbul Kent Sempozyumuna 1.ve 2. gün katılabildim. 1.gün katıldığımda daha önce görmediğim bir kalabalıkla karşılaşınca dogrusu çok şaşırdığımı itiraf etmeliyim.3.gün ise Cumartesi olması nedeniyle kalabalık bir misli artmıştı.Üstelik 1.ve3.gün hiç bir mimarın sunumu olmamasına rağmen salonun tamamına yakının mimarlardan oluşması benim için ayrı bir şaşkınlık konusuydu.
    İstanbul dışından gelen 35 yıllık bir mimar ile sohbetimizde ,kredi için geldiğini 2 gündür bir yakınında kaldığını söylemesi, ilginin acı gerçeğiydi. 2 gün süresince son oturum öncesi imzaların atılmasıyla salonun boşalması ise zorla eğitimin sonucunun göstergecidir.
    2.Katıldığım Sempozyum,Prefakasyonda Yenilikler ve Eğitim Sempozyumu.Gene mimarların yoğun ilgisi var.(Bu ülkede mühendis yok mu ?) Benim Bu sempoyumda en büyük kazancım,kredi için İstanbul dışından gelmiş,uzun yıllardır görmediğim arkadaşlarımı görmek oldu.Gene imzalar atıldı. Kafeteryada oturuldu.çok güzel eğitildik.
    Gerçekten nedir Bu SMG ?
    M.O.Yönetimi akşamdan sabah düşünüp, biz cahil mimarları eğitmek gibi ülvi düşüncelere mi kapılmıştı?
    -Bir mimar nasıl eğitilir?
    -Kredi yalnız proje yapan mimarlardan istendiğine göre,malzeme tanıtımı,ücretli eğitim, sempozyum ve v.b. katıldığımız zaman tasarım yeteneğimiz artacakmıdır?
    -Mimar mesleği ile ilgili araştımaları yapıp,kendini geliştirmeyi yapamayacak kadar yeteneksizmidir?
    -Eğitim proğramlarının serbest mimarları kapsaması ayrımcılık değilmidir?
    -Kredilerini tamamlamayanların büro tescil belgesi verilmeyeceği söylenmesi santaj değilmidir?
    -Katılımdan yana olduğunu her fırsatta dile getiren MO yönetimi bu kararı almadan önce üyelerine danışmışmıdır?
    -Tepeden inme ve uyma zorunluluğu olan kararlara demokrasilerde yer var mıdır?

    Naziye Ünal | 8 Aralık 2007

  9. Ben Semra hanımın yaşadığı deneye bakarak aslında biraz da kredi toplama sorunu olan biri olarak acaba çok kredi toplamış olanlar bir kısm kredilerini büro tescil belgesi açığı olanlara ödünç (ve ya hibe olarak) veremezler mi? Bu konuda odada görevli profesyonel olarak çalışanlar zaten bu toplantılara görev icabı katıldıklarından bir sürü kredileri oluyordur kullanmayacakları. Bu kredileri, puanı az olanlara verirlerse iyi olmaz mı? Hem meselktaşlarına böylece daha fazla yardımcı olmuş olurlar. Saygılarımla.

    Cavidan | 8 Aralık 2007

  10. SMG üç dört yıldır çeşitli biçimlerde gündeme geliyor, eğitim kurultaylarında ise konuşuluyordu. Bu işi düşünenlerin bir bölümü akademisyen. Zira o eğitim kurultaylarının içini daha çok onlar dolduruyor. SMG yi UIA kararlarına dayandıran bir kısım meslek insanı ise odalarımızın yöneticileri. Bunların da biliyoruz ki çoğu faal mimarlık alanı içinde değiller. Yönetimlere destek veren bir grup serbest mimarlık da uğraşan kesim ise odanın her türlü faaliyetine fazlasıyla gelen meslektaşlardan oluşuyor. Dolayısıyla kredi toplamak zorunluluğu onlar için ya önemsiz bir konu ya da zor bir iş değil. Fakat bu yıl yapılanları zannederim oda yönetimi pilot bir çaışma olarak düşünecek ve sakıncaarını giderecek yöntemleri mutlaka peşinden alacaktır. Uygulamadaki terslikler henüz ortaya çıkmadı çünkü. Ayrıca SMG uygulamasını hayata geçirdiğini düşünen odanın nasıl bir performans sergildiğini de meslek alanına izah etmesi, dahası bu konuda bu alanı ikna etmesi gerekir.

    Ertuğrul Yaycı | 8 Aralık 2007

  11. bu modelin oda örgütlenmesi açısından bakıldığında iyi olur mu acaba diye düşünürken, mimarlıkta temel kavramlar seminerinde karşılaştığım bir çok meslektaşım puan için gelmişlerdi ve çoğu da bundan önceki bir çok etkinlik ve seminerde(bugünkü puanlamadaki etkinlik gibi) bulunmuş hatta ozaman puan olsaydı belki de bir on yıl yetecek kadar puanı bile olabilecekti. acaba bugünkü birikimindeki mimarlar yeniden kavram öğrenirken eski katılım belgelerini getirseler ne olabilir. ben bu sürecin yeterince tartışılamadığını düşünüyorum, ama geç kalınmış sayılmaz, daha iyi bir mimarlık ortamı için, örgütlenme için her yerde herzaman her türlü fikrin paylaşılması önemlidir ve bu açılımı sürdürmek gerekir.saygılarımla.

    AYSEL CAN EKŞİ | 8 Aralık 2007

  12. Mimarlar Odası’ndan gelen 07.12.2007 tarihli e-posta bu konuyla alakalı olduğundan burada yer vermeli:

    Değerli Meslektaşlarımız,

    Mimarlar Odası Genel Merkezi’nin 19.11.2007 tarihinde göndermiş olduğu SMGM
    katılımı konulu yazı yanlış anlaşılmalara neden olmuştur. Konu ile ilgili
    yayınlarımız aracılığı ile sizlere duyurduğumuz açıklama aşağıdadır.
    2007 yılı sonuna kadar aşağıda tanımlanan zorunluluğu yerine getiremeyen
    meslektaşlarımız 2008 yılında da 15 kredilerini tamamlayarak Büro Tescil
    Belgesi başvurusunu yapabileceklerdir.
    2007 yılı SMGM kapsamında açılmış mesleki gelişim programlarını aşağıda
    bilgilerinize sunarız.

    Saygılarımızla,
    Mimarlar Odası
    İstanbul Büyükkent Şubesi

    MESLEKİÇİ EĞİTİM VE BÜRO TESCİL

    02 Haziran 2005 tarihli, 25933 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
    giren TMMOB Mimarlar Odası Serbest Mimarlık Hizmetlerini Uygulama, Tescil ve
    Mesleki Denetim Yönetmeliği’nin 7. maddesi uyarınca “mimarın tescil
    alabilmesi ve yenileyebilmesi” için “Mimarlar Odası’nın öngördüğü meslek içi
    eğitimi almış olmak” şartı aranacağı duyurulmuştu.
    Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu, 27 Şubat 2007 tarihli ve 40/21 no’lu
    toplantısında, “Mimarlar Odası Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi’nin 2007 Yılı
    Çalışma Usul ve Esaslarına ilişkin Yönerge”sini kabul etmiştir. Bu yönergeye
    göre 01 Ocak 2008 Gününden itibaren Büro Tescil almak üzere başvuruda
    bulunan ve 01 Ocak 1977 tarihinden sonra mezun olan meslektaşlarımızdan 15
    kredi meslek içi eğitim almış olma şartı aranacaktır.
    Aşağıda yönerge ile ilgili ayrıntılı bilgiyi bulabilirsiniz.
    Bu yönerge uyarınca;
    1. 2008 yılında Serbest Mimarlık Hizmetleri Büro Tescil Belgesi almak için
    Mimarlar Odası birimlerine başvuran meslektaşlarımızdan 2007 yılı içinde
    sürekli mesleki gelişim kapsamında 15 kredi almaları şartı aranacaktır.
    Meslektaşlarımız bu kredileri SMGM tarafından açılan eğitimlere veya
    odamızın düzenlediği bilimsel etkinliklere katılarak tamamlayabilirler.
    2. 31 Aralık 1976 tarihine kadar bir mimarlık bölümünden mezun olmuş olan
    veya 65 yaşını aşmış meslektaşlarımız bu zorunluluktan 2007 yılında muaf
    tutulacaktır.
    3. 1 Ocak 1977 ve 31 Aralık 1986 tarihleri arasında mezun olan
    meslektaşlarımızdan, zorunlu eğitim programına katılmaları istenmeyecek,
    belirlenen kriterler çerçevesinde, uygun gördükleri eğitim ve mesleki
    etkinliğe katılarak en az 15 kredi alarak yükümlülüklerini yerine
    getirebileceklerdir.
    4. 1 Ocak 1987 tarihinden itibaren mezun olan meslektaşlarımız, belirlenen
    kriterler çerçevesinde, SMGM tarafından öngörülecek zorunlu eğitimleri 2010
    yılına kadar almakla yükümlü olacaklar, ayrıca uygun gördükleri diğer eğitim
    ve mesleki etkinliklere katılabileceklerdir.
    5. Mimarlar Odası zorunlu eğitim olarak “Mimarlık Hizmetlerinde Temel
    Kavramlar” eğitimini belirlemiştir. Bu eğitimin kapsamı ve programı ayrıca
    duyurulacaktır. Meslektaşlarımızın üç yıl içerisinde bu eğitimi almaları
    gerekmektedir.
    6. Ayrıca, bilirkişi olmak üzere başvuracak meslektaşlarımız, Adalet
    Bakanlığı’nın talebi üzerine TMMOB bünyesinde düzenlenen bu uzmanlık alanı
    ile ilgili meslek içi eğitimi almak zorundadırlar.
    7. Keza, yapı denetimi alanında çalışan meslektaşlarımız da Bayındırlık ve
    İskân Bakanlığı bünyesinde yapılan düzenlemeler çerçevesinde odamızın
    açacağı zorunlu meslek içi eğitime katılmak zorundadırlar.
    8. Kongre, konferans, sempozyum, panel, seminer, teknik gezi vb. toplantı ve
    etkinliklerin hangilerinin meslek içi eğitim kapsamında değerlendirileceği
    meslektaşlarımıza yayın organlarımızda ve web ortamında duyurulacaktır.

    Mimdap | 8 Aralık 2007

  13. mimarlar dışında şu an da 2008 yılında mezun olacak öğrenciler için stajyer mimar diye bir kavram türedi.Buna göre mezun olacak öğrenciler mimar ünvanına sahip olamayacak ancak 2 sene sonra bu ünvana kavuşabilcekler.Bu durumun gerçekliği ya da ne zamandan beri geçerli olduğuna dair bir bilgisi olan varsa, bilgilendirmesini rica ediyorum.teşekkürler!

    begüm | 8 Aralık 2007

  14. Fransa’da da bizde uygulamaya konulmuş birşey yo anladığım kadarıyla. Odanın 7 Aralık tarihli yazısında bulduğu ‘kolaylık’ da bana göre çözüm değil. Sonuçta krediyi dolduruncaya kadar proje vizelemeyeceksi. Bir şeye katılım sağlamak güzel ve bunun için yöntemler geliştirmek lazım. Ama sen serbest mimarlık yapamazsın demek odanın yetkisinde birşey değil. Zaten gergin olan ortamı bu işlerle bir defa daha germenin de alemi yok ayrıca.

    didem özgür | 8 Aralık 2007

  15. Fransa’da da bizde uygulamaya konulmuş birşey yok anladığım kadarıyla. Odanın 7 Aralık tarihli yazısında bulduğu ‘kolaylık’ da bana göre çözüm değil. Sonuçta krediyi dolduruncaya kadar proje vizelemeyeceksin. Bir şeye katılım sağlamak güzel ve bunun için yöntemler geliştirmek lazım. Ama sen serbest mimarlık yapamazsın demek odanın yetkisinde birşey değil. Hiç durduk yerden sanki böyle bir yetkisi varmış da aklına esmiş onu kullanmaya karar vermiş gibi bir ortam akla ziyanlık. Zaten gergin olan ortamı bu işlerle bir defa daha germenin de alemi yok ayrıca.

    didem özgür | 8 Aralık 2007

  16. Eğitim tabi ki şart ama böyle değil. İsmim Yılmaz Kuyumcu mimar ve eğitimciyim. Onbeş yılı geçen ve halen devam eden bir üniversite hocalığım dışında Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesinde EKA MBÇK’yı kuran ve yıllarca başkanı olarak yöneticiliğini yapan kişiyim. Galata Grubu, M.O Yapı Kataloğu, M.O Internet Yapı Kataloğu yine kurucusu olduğum Mimarist Odada bulunduğum dönemde yaptığım çalışmalardan sadece birkaçı EKA MBÇK kapsamında da bir süre Mimari Kavramlar Tarihi ders/seminerini verdim. Ve ben bütün bunlardan sonra ve bütün bunlara rağmen Mimarlar Odası tarafından empoze edilen bu eğitim etkinliğine karşıyım. Bunun nedenlerinden birbölümü Amerika ve Fransa örneklerinin sunumunda yer alıyor. UİA genel kurulu tarafından Pekin’de kabul edilen bir maddeye dayanılarak yapılan bu uygulamanın (ki bu madde oldukça ideolojik içerikliydi) dünyanın diğer batı ülkelerinde kabul görmemesini de son derece doğal karşılıyorum. Türk mimarlarını diğer ülke mimarları karşısında zayıf gösteren bu uygulamadan ivedilikle geri dönülmesini ve eğitimin-daha doğrusu gereken bilgiye ulaşma olanaklarının- tam tersine geliştirilerek ve tüm mesleğimizin kullanımına zorlama olmaksızın açılmasını diliyorum. Çünkü en büyük sorun aslında eğitim amacı taşımayan samimiyetsiz (imzalar için girilen) bir ortamının mimarlarımıza reva görülmesidir ve bu ortam tam da eğitimin tam zıddıdır.

    yilmaz kuyumcu | 9 Aralık 2007

  17. EGEMENLİK KURMANIN YENİ BİÇİMLERİ
    Sayın Cihat Abdiler yaptığı mülakatta Fransa’da yapılan uygulamadan söz edip ülkemizdeki uygulamalarla karşılaştırma yaparken “Bu bir otorite ilişkisidir” diyor. Bu nokta sanırım verilen (ya da verilmeye çalışılan SÜREKLİ, üstelik mesleki) eğitim programının dışında, içindeki olumlu önermelerin haricinde ortaya konulan tarzıyla başka bir önem taşıyor.
    Bir kurum kendini puan vermeye YETKİLENDİRİYOR. Şimdiye kadar oda meslekte iş yapanlara, proje yahut inşaat, fakültede ders, sektörde danışmanlık (ve ya her ikisini, üçünü…) faal olarak yürütenlere ayırdedicilik olsun diye PUAN vermiş midir? Örnek olarak soruyorum, bir meslektaşın şu konuda ve ya alanda daha iyi durumda olduğunu puanla, yazıyla, sertifikayla, krediyle belgelemiş midir? “Mimarın uzmanı olmaz” diyen bu takım şimdi birden “15 kredi almadan proje yapma hakkını sana vermem” şekline acaba nasıl gelmiştir? Şimdiye kadar hiç bir niteliği ölçmeyen, buna gerek duymadığı gibi başarılı mimarları “suçlu” sayan, hepsini potansiyel rantçı gören zihniyete ne olmuştur acaba? Okuyunca farkettim, Sayın Abdiller bu durumu yakalamış: Yeni bir otorite kurma biçimi.

    İş gerçekten bu nokta görünüyor. Sözelde AB’yi sadece küreselleşme bağlamında eleştiriyor gibi görünenler, AB kurallarının bir kısmının ülkede uygulama bulduğu zamanlarda bir fırsat değerlendiriyor. Odanın aslında var olmayan bir YETKİSİNİ “bütün dünyadaki uygulamalar” çerçevesinde gündemimize sokuyorlar. Bu düşünce ile ülke mimarlığı geliştirilemez. Olsa olsa oda mimarlar üzerinde yeni bir baskı aracı yaratmış olur.

    Zafer Güngör | 9 Aralık 2007

  18. Evet, bu yoruma katılıyorum. Eğitimin gönüllü bir faaliyet olduğunu biliyorum. Meslek insanını kendini geliştirmesi için sadece teşvik edebilirsiniz. Zaten o gereksinim duyduğunu piyasanın da zorlamasıyla bir değer olarak görüyorsa edinir. Meslek biimi bunu sadece onaylar ve ya tescil eder. Geçerli bir sertifika unsuru haline dönüştürür. Yok 15 krediyi doldurmazsan diye bir kavram olamaz. Benim de aklıma takıldı aynı soru: Meslek birimi bugüne kadar mimarların başarısını ölçen ve onları hakiki hayatlarında taltif eden bir uygulama yaptımı ki şimdi krediyi toplamadın, serbest mimarlık yapamazsın deme hak ve yetkisini kullanmaya çalışıyor?

    necdetoran | 10 Aralık 2007

  19. mesleki gelişimn ile mesleğini şu kredileri toplamazsan yapamazsın söylemi ile ne ilgisi var. dünyanın hiç bir yerinde durum böyle değil. meslek odası yahut tarafsız bir kuruluş bu eğitimleri verir dünyada. daha uzmanca şeyler için ise sürekli kursalar vardı ve sonunda başarı belgesi ya da sertifika alınır. bu belgeleri alanlar kendileri için kazanım elde ederler. meslek sigortası sırasında da bu belgelemenin faydası vardır. ama hiç bir yerde stajını yapı mesleğe kabul edilmiş, mesleğini icra eden mimarın “falanca miktarda krediyi toplamazsan büro tescil vermem” diye bir uygulamayı göremezsiniz. bu çarpık durum olsa olsa bizim Türk mimar odasının dışardaki örnekleri tam olarak anlayamamasından kaynaklanmıştır. saygılarımla.

    sibel uz | 11 Aralık 2007

  20. Bu tür mesleğin devamı ve sürüdürülmesine ilişkin bağlayıcı kararlarla mesleğin geliştirilmesi gibi ulvi mevzular tam konsansüsle sağlanır. Herkesin birlik olması icab eder. Meslek odası yönetiminin şu tarihli kararıyla olmaz bu naziklikteki işler. Daha zararları görülmedi fakat gerçekte yetki sahibi olamayacağı bir konuda oda yetkililerinin meslek erbabına bir nevi çalışma yetkisi tanımayacaklarının ilanı sarih bir şekilde ifade edelim ki hukuk dışıdır. Odanın aidat meselesinden dolayı üylerini dava etmesinin ardından şimdi de üyelerin meslek odasını dava edecekleri günleri de mi göreceğiz? Hiç arzu etmezdim fakat gidiş ne kötüdür ki bu istikamette devam etmektedir. Bu nevi yanlış yollardan dönmek de odanın meziyetleri olmaldır bundan sonra. Bu yanlış ve haksız karar değiştirilmeli, eğitim ve mesleğin geliştirilmesi insanların hür iradesine tevdi edilmelidir.

    Muhittin Okur | 13 Aralık 2007

  21. Bu uygulamayı canla başla ortaya koyanların mimarlık aleminin günceli yakalaması ve ulusal-uluslararası düzeyde yer tutması için düşünenlerini ayırarak şimdi yıl sonu olması hasabiyle karşılaştığımız garip TESCİL vakası nedeniyle durumu tekrar açıklamaya çağırıyorum. Aradan “YAŞASIN ODA ÖRGÜTLÜLÜĞÜ” çıkarmış olan yönetim kesiminin eleştiriler kulağına gidiyormu bilinmez. Ama bu yapılanların üzerinde nasıl oturulabilir anlamış değilim. Öğrenme süreci ucu açık değil, bir başka iktidar kokulu ilişkiye hizmet ettiğinde “tescilleniyormuş” demek ki.

    sibel uz | 14 Aralık 2007

  22. Kredi, kredi, kredi…. acil krediye ihtiyacım var. Sadece 5 kredi toplayabilmişim. Projem var ama ne yapacağım bilemiyorum.

    Cavidan | 15 Aralık 2007

  23. SMG leri hor kullanan oda, yasal zeminini elde etmeden yaptığı bu girişimi çok kısa zamanda kaybetti. Olumlu sayılacak bazı yanları da yok oldu gitti.

    umur alemdar | 17 Kasım 2019


Yorum yazmak için


  Avustralya’nın Melbourne kentindeki Penleigh ve Essendon Gramer Okulu’ndaki (PEGS) Müzik Merkezi, McBride Charles Ryan’ın (MCR) PEGS Kampüsleri genelindeki bir dizi girişiminin bir parçasıdır. 

Copyright © 2024 All Rights Reserved | Mimdap.org