Binaları koruma(ma) kriteri arsa değeri mi? - MİMDAP
Ana Sayfa Bağlantılar Biz Kimiz İletişim Mimar İş İlanları
ANA SAYFA
Binaları koruma(ma) kriteri arsa değeri mi?
Share 15 Mayıs 2007

CEMİL CAHİT SÖNMEZ / Radikal
Antalya’da okulları ve Doğumevi’ni yok ederek, yerin altına yapılacak dört katlı ticari bir bina mı bölgenin kültürel merkez olmasına katkı yapacak?

Antalya Büyükşehir Belediyesi, “kentsel dönüşüm” projeleri kapsamında İnönü İlköğretim Okulu, İsmet İnönü Kız Meslek Lisesi ve Doğumevi binalarının bulunduğu alanlarda, plan tadilatı ile zemin altında dört kat, üstünde düşük yoğunluklu yapılaşma ile yeşil alan kararı aldı.

Bu kararla Doğumevi ve iki okul yıkılacak. Okulların ve Doğumevi’nin korunması gerektiğine inanan kişi ve kurumlar, Antalya Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’ndan bu yapıların korunmasını talep etti. (1) Kurul’un 09/03/2007 gün ve 1497 nolu kararı şöyle: “Söz konusu yapıların Antalya kentinin bir dönem sosyal yaşamına konu olan yapılar olduğu ve anı değerinin bulunduğuna;
Ancak 5226-3386 sayılı yasalar ile değişik 2863 sayılı yasanın 3. maddesinde kültür varlıklarının tanımlanmasında, kültür varlığı niteliğindeki yapının sosyal yaşama konu olmasının yanı sıra bilimsel ve kültürel açıdan da özgün değer taşıması gerektiğinin belirtildiğine, bunun yanı sıra kültür varlığı tanımının eskilik değerine bakılmaksızın, mimari, belgesel, tarihsel, kültürel vs. nitelikler de bağımlı olarak her dönemin dolayısıyla yakın geçmiş ve günümüz yapılarını da içerebileceğine; uluslararası alanda da kabul edilen bu tanımlar ve koruma kurumsal yaklaşımları çerçevesinde İnönü İlköğretim Okulu, İsmet İnönü Kız Meslek Lisesi ve Eski Doğumevi yapıları incelendiğinde, bu yapıların yapıldıkları dönemin mimari yaklaşımları bağlamında çok özel nitelikler göstermediği ve geçirdikleri köklü değişimlerle günümüze gelmiş olduklarından, içerdikleri işlevlerin günümüz tanımlarına uygun mekânsal kaliteyi de taşımadıkları, dolayısıyla 2863 sayılı yasada getirilen kültür varlığı tanımı kapsamında aranan nitelikleri bünyesinde barındırmadıkları görüldüğünden ‘korunması gerekli kültür varlığı’ olarak tescillerinin uygun bulunmadığına (olumsuz), yapıların kentsel belleğin bir öğesi olarak taşıdıkları anı değerinin ise farklı tasarımlarla sürdürülebileceği tavsiyesine karar verildi.”

Bu kararı Başkan Prof. Dr. Haluk Abbasoğlu, Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Havva Işık, Doç. Dr. Gül Asatekin, Av. Mesut Akar, Y. Mim. Feridun Uyar, Dr. Zekeriya Şimşir, Bahadır Çilek imzaladı. Ayrıca, Mimarlar Odası Antalya Şubesi Yönetim Kurulu ile Başkanı Osman Aydın, bu proje gündeme geldikten sonra, bu yapıların korunmasına gerek olmadığı tezine destek verdi. Oysa Aydın, 2004’te CHP’den Muratpaşa Belediye Başkanı aday adayı olduğu zaman “Öneri Proje Taslakları” metninde şöyle demişti: “Belediyemiz Balbey (Doğumevi ve okulların içinde yer aldığı mahalle) konusunda, tüm taraflarla yapacağı toplantılarla (Balbey halkı, uzmanlar, Belediye yöneticileri, plancıları, koruma kurulu temsilcileri) konsensüsle hazırlanacak gelişme planı ile konuya çözüm getirecektir. …Balbey’i birkaç önemli yapıyla koruma alanı olarak görmeyeceğiz. Balbey’i turizme ve kültüre dayalı bir alan haline getireceğiz. Balbeylilerin ekonomik gelişme ve refah düzeyini artırırken, kültürel sürekliliğin sağlanmasına dikkat edeceğiz.”

Mimarlar Odası Antalya Şubesi de, 10. Dönem Çalışma Raporu’nda bu görüşleri destekliyor: “Bu doğal güzelliklerimiz, paha biçilmez değerdeki tarihi mimari yapılarımız ve tarihi kent dokusu, kentin yaşanmışlığını kutsal sayan (ebedileştiren) anıtlardır. Ve aynı zamanda günümüz ve gelecek kuşaklara kimlik ve kişilik duygularını aşılar. Bu nedenle tarihi kent dokuları ve yapılar ve doğal güzelliklerimizin korunarak, bu dokular içerisinde yer alacak yeni yapıları uyum içinde özenle biraraya getirmek, çağdaş bir kent olarak, sorunlara yönelik çözümler üretecektir… Bu açıdan bakarak Kaleiçi, Balbey, Kalekapısı ve Haşim İşcan Mahallesi bir bütün olarak ele alınarak, kentin ana kent merkezinde kalan bu bölümleri kültürel bir merkez olarak projelendirilmelidir.”

Her iki görüş de, Balbey mahallesini “kültürel merkez” olarak tanımlıyor. Doç. Dr. Gül Asatekin ise Kültür ve Doğa Varlıklarımız-Neyi, Niçin, Nasıl Korumalıyız adlı kitabında şöyle söylüyor: “Belgesel Değer: Bir kültür varlığının en önemli değeri belgesel değeridir. O varlık, salt fiziksel bir varlık olmaktan öte içerdiği ve günümüz toplumuna aktardığı bilgiler nedeniyle önemlidir. Bir kültür varlığı incelendiğinde onu yaratan, kullanan ve zaman içinde değiştiren toplum(lar)ın niteliklerini öğrenmek olasıdır.(…..)

Tarihsel Değer: Kültürel varlıkları, bir toplumun geçmişinin somut belgeleridir. Dolayısıyla da tarihsel değere sahiptir. Ancak bunu aritmetik bir yoruma bağlamak yanlış olur. Daha eski kültür varlığını, görece yeni bir kültür varlığından önemli saymak doğru değildir. (……) Aksi takdirde Cumhuriyet dönemi yapıları, Selçuklu dönemi yapılarından daha az değerli olurdu.”

Çelişkiler

Osman Aydın’ın Balbey Mahallesi hakkındaki konuşması, Gül Asatekin’in kitabındaki görüşleri ile Antalya Koruma Kurulu’nun okullar ve Doğumevi kararı karşılaştırıldığında çelişki içinde oldukları görülecektir. Yine Kurul’un, Köy Enstitüleri (Isparta/Gönen Antalya/Aksu Köy Enstitüleri) ve Aksu’daki devlete ait İnekhane ve Tavukhane binalarını koruma kararı ile bu karar karşılaştırıldığında aynı çelişki dikkati çekecektir.

Antalya Koruma Kurulu’nun inceleme sürecinde görüşlerine başvurulan Prof. Dr. Özcan Altaban, Prof. Doğan Kuban, Prof. Dr. Orhan Kuntay, mimar Cengiz Bektaş gibi alanlarının uzmanları da, erken Cumhuriyet dönemi mimarisi örneği Doğumevi ve okul yapılarının yıkılmasına karşı çıkarak restore edilip kullanılması yönünde rapor yazdılar.

Sonuç olarak, uzman raporları, Sayın Asatekin’in kitabındaki “tarihsel değer” ve “belgesel değer” tanımları ve Aydın’ın CHP aday adayı olduğu dönemdeki görüşü ile Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin görüşleri birleştirildiğinde Doğumevi, İnönü İlköğretim ve Kız Meslek Lisesi binalarının korunması gerekmiyor mu? Kültürün bir parçası olan okulları ve Doğumevi’ni yok ederek, yerin altına yapılacak dört katlı ticari bir bina mı, bölgenin kültürel merkez olmasına katkı yapacak? Yoksa, Kurul’un kararında belirttiği gibi, binaların “anı değeri” olduğundan, “anı değerlerinin farklı tasarımlarla sürdürülebileceği” tavsiyesiyle korunmamalı mıdır? Bütün bu çelişkilerin nedeni koruma altına alınmayan binaların “arsalarının matematiksel değerleri” midir?

1. Doğumevi ve okulların Antalya kent tarihindeki önemi ve başvuru süreci için bkz.: Hasan Üstün, “Kadınların tarihi, erkeklerin kararı”

2 Yorum
  1. Korumacı yaklaşımlara çaktırmadan engel olmak için bir yerin çökünceye kadar onarılmaması ve oraya bakılmaması en büyük taktik.

    nefise çalış | 19 Aralık 2014

  2. yapı koruma hikayeleri bizde muammadır aslında. kriter koymak kadar onu bir kültür olarak geliştirmek önemli.

    birgül can | 21 Mart 2015


Yorum yazmak için


  Avustralya’nın Melbourne kentindeki Penleigh ve Essendon Gramer Okulu’ndaki (PEGS) Müzik Merkezi, McBride Charles Ryan’ın (MCR) PEGS Kampüsleri genelindeki bir dizi girişiminin bir parçasıdır. 

Copyright © 2024 All Rights Reserved | Mimdap.org