Öğrenci Forumu'nun Ardından... - MİMDAP
Ana Sayfa Bağlantılar Biz Kimiz İletişim Mimar İş İlanları
ANA SAYFA
Öğrenci Forumu’nun Ardından…
Share 13 Ekim 2009
Bu konuyu Mimdap forumlarında tartışmak için TIKLAYIN

Editörün Notu

Aşağıda, 10 Ekim 2009 Cumartesi günü İstanbul Kültür Üniversitesi’nde gerçekleştirilen Mimarlık ve Eğitim Kurultayı V: Öğrenci Forumu’nun detaylarını, son oturumda tamamlanması beklenen “Sonuç Bildirisi” olmadan yayınlıyor olmamızın gerekçesini -çok özet olarak- açıklama ihtiyacı duyuyoruz.

-Cumartesi günü, girişte “basından ve Mimdap.org” adına geldiğimi özellikle belirterek kayıt yaptırıp, kayıt masasında, gelenlere verilmesini rica ederek yeni açtığımız GENÇmimar bölümünün broşürünü bırakıp, ardından konferans salonunda broşürleri dağıtıp, konuşmalar sırasında fotoğraf çekip not aldığım ve tüm bunlar olurken herhangi bir tepki ya da engellemeyle karşılaşmadığım, daha çok memnuniyetle karşılandığım halde, mimarlık öğrencilerinin yapmayı planladıkları toplantı ve etkinlikleri duyurmakta Mimdap’ın da yardımcı olabileceğini söylediğim anda(*), salonda bulunan bir mimar tarafından “reklam yapmakla” suçlandım. Ardından son oturum öncesi kendisine neden böyle bir şey yaptığını anlamadığımı belirttiğimde “mimar ya da mimarlık öğrencisi olmadığım, katılmak için herhangi bir yerden izin almadığım, -kaçak bildiri dağıttığım- ve hala orada oturduğum” için “ya çok saf ya da çok uyanık” olduğum cevabını aldım. Sonrasında ise defalarca salonu terk etmemi isteyen bu kişiye, bir öğrencinin destek vermesi nedeniyle “Forum”u terk ettim.-

Mimarlık öğrencilerinin, özellikle de adı üzerinde, bir FORUM’da seslerini daha fazla kişiye duyurmalarına yardım etmek istemenin ardında ne gibi bir kötü niyet olabileceğini anlayamamamız bu koşullar altında bizi “saf” yapıyor ise, bununla gurur duyarak GENÇmimar bölümünde bu “saflığı” sürdürmek için tüm enerjimizi harcamaya devam edeceğimizi bilgilerinize sunuyorum.

Seval Kalkan-Editör

(*) Mimdap.org, yayınladığı haber, proje, dosyalar için herhangi bir yarar beklemeksizin çalışmalarını sürdürmekte ve tek amaç olarak daha çok kişiye, daha iyi mimarlık yayını ulaştırmayı benimsemektedir.

Mimarlık ve Eğitim Kurultayı V – Öğrenci Forumu
11-12-13 Kasım 2009 tarihlerinde gerçekleştirilecek olan Mimarlık ve Eğitim Kurultayı V (MEK-V) öncesinde, 10 Ekim 2009 Cumartesi günü, İstanbul Kültür Üniversitesi Ataköy Yerleşkesi’nde, Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden yaklaşık 80 öğrencinin katılımıyla bir Öğrenci Forumu düzenlendi.

forum-1.jpg

Kurultay Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ş. Küçükdoğu ve Mimarlar Odası Genel Sekreteri Necip Mutlu’nun açılış konuşmaları ile İlker Ertuğrul’un sunuşunun ardından Forum, 3 oturum halinde gerçekleştirildi. “MEK-V ve Öğrenci Çalışmaları” başlıklı ilk oturumda hazırlık yapmış olan öğrencilerin sunumları dinlendi. İkinci oturumda ise Mimarlar Odası Öğrenci Üyeliği ve Kurultay’a hazırlık, yapılacak çalışmalar ve Ulusal Mimarlık Öğrencileri Birliği kurulması üzerine tartışmalar gerçekleştirildi. Üçüncü oturum ise Sonuç Bildirisi’ne ayrıldı.

forum-2.jpg

Açılış konuşmalarında Prof. Dr. Mehmet Ş. Küçükdoğu, mimarlık eğitimi üzerindeki 3+2, 4+1 gibi farklı görüşler ile, yapışması öngörülen düzenlemeler, bu kapsamda yapılan MOBBİG toplantılarını aktardı. Necip Mutlu ise Türkiye’deki mimarlık öğrencileri, mimarlar ve çalışma koşulları ile dünyadaki mimarlık örgütlenmesi ile ilgili bilgi ve istatistikleri verdi.

forum-3.jpg

Mimarlar Odası’ndan katılan İlker Ertuğrul da, Türkiye ve Kıbrıs’ta mimarlık bölümü kontenjanlarının sürekli arttığını, bu yıl 3 bine yakın öğrencinin mimarlık bölümlerine kayıt yaptırdığına, buna rağmen Mimarlar Odası’na öğrenci üye olanların sayısının oldukça düşük olduğunu belirtti. 1908’de başlayarak bugüne kadar süren mimarlık örgütlenmesine ait önemli dönemleri de aktaran Ertuğrul, öğrenci örgütlenmesine yönelik yöntem önerilerini sundu.

forum-4.jpg

Birinci oturumda, 2 yıl önceki Forum’a katılan öğrencilerin değerlendirmelerini aktarmaları ve katılımcı öğrencilerin kendi kentlerinde yaptıkları çalışmaları sunmaları şeklinde gerçekleştirildi. Daha önceki Forum’da eğitim içeriği, staj, yetki vb konuların tartışıldığı ancak bugüne kadar bu konuyla ilgili herhangi bir gelişme yaşanmadığı, yalnızca 3+2 ya da 4+1 eğitimin 4+1 olarak belirlendiği ancak onun da içinin doldurulmadığı açıklandı.

forum-5.jpg

forum-6.jpgYıldız Teknik Üniversitesi’nden İpek Bozkurt, Öğrenci Komisyonu’nda Mimarlık ve Eğitim Kurultayı’na yönelik yaptıkları çalışmaların sonuçlarını sundu. Yapılan çalışmalarda öncelikle mimarlık öğrencilerinin “Söz, Yetki ve Kara Hakkı”nın öne çıktığı belirtildi. Diğer önemli konuların ise eğitimin ticarileştirilmesi -bu kapsamda eğitim masraflarının yüksekliği, kadro ve donanımların yetersiliği ile bilimin toplum için yapılması gerekliliği- ile mesleki yeterlilik -diplomalardaki unvan sorunu eğitim sistemi ve staj konusundaki yetersizlikler gibi- konularına değinildi.

forum-7.jpgİzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi’nden katılan Naciye Çıracı ise İzmir’de bulunan dört mimarlık fakültesinden gelen öğrencilerle MEK-V için yaptıkları çalışmaları, İstanbul’daki çalışmalara ek olarak özetledi. Öncelikle düşünülen 3+2 ya da 4+1 gibi yeni eğitim sisteminin içeriğinin iyi belirlenmesi gerektiği, toplum için mimarlık görüşüne yönelik program ve etkinliklerin ihtiyacı, öğrencilerin birbirleriyle iletişiminin arttırılması için Türkiye Mimarlık Öğrencileri Birliği gibi bir birlik oluşturulması, mesleki dolaşımın kolaylaştırılması konularına değinildi.

Ardından Doğuş Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, 9 Eylül Üniversitesi, Trakya Üniversitesi, Mersin Üniversitesi, İstanbul Kültür Üniversitesi gibi çeşitli üniversitelerden öğrencilerin katkılarına yer verildi. Üniversiteler arası kredi ve akreditasyon sorunları, esnek eğitim sürecinin değerlendirilmesi, stajların değerlendirilmesi ve staj süresince emeğin “sömürülmesi”, mesleki eğitimlerin orta öğretimde başlatılması, öğrencilerin örgütlenmesi, stajlarda mimari tasarım ve üretim sürecinin tamamen işlenebilmesi konularına değinildi.

forum-8.jpg

İkinci oturumda, kurultaya taşınacak en önemli konular üzerinde konuşuldu. Bu konuların başında Ulusal Mimarlık Öğrencileri Birliği’nin kurulması, söz, karar ve yetki hakkı, üniversite öncesi mesleki bilinçlendirme konuları yer aldı. Bu oturumda, oluşturulması planlanan Ulusal Mimarlık Öğrencileri Birliği’nin temelleri oluşturulmaya çalışıldı. Farklı kentlerden ve ünivesitelerden oluşturulacak gruplarla birliğin kurulum ve yayılma işlerinin başlayabileceği tartışıldı. Herbir kentten tek bir kişinin mi yoksa birçok kişinin mi iletişim ağında bulunması gerektiği konusu üzerinden temsiliyet meselesi konuşuldu. Ayrıca Kurultay’a kadar çalışarak sunum hazırlayacak öğrenciler seçildi. Bu sırada ise sunumun içeriği ve nasıl yapılacağına, kurultay ve birlik çalışmalarının ve etkinliklerin nasıl daha fazla kişiye ulaştırılabileceğine karar verilmeye çalışıldı. Birlik çalışmaları kapsamında, özellikle Forum’a katılan öğrencilerin kendi üniversitelerinde öğrenci temsilciliğine aday olmaları ve böylece daha fazla kişiye ulaşılabileceği önerildi. Ayrıca mümkün olan en kısa zamanda öğrencilerin kendi kentlerindeki Mimarlar Odası Şubesi’nde öğrenci üye olması gerektiği konuşuldu.

Bildirinin hazırlanması ve son kararların alınması ise üçüncü oturuma bırakıldı.

mimdap

Bu konuyu Mimdap forumlarında tartışmak için TIKLAYIN
6 Yorum
  1. Öğrencilerin ne çok sorunları-konuları var değil mi? Forumun başlıklarından okuyunca bunu görüyoruz.Diplomalarının son yıllarda değişen anlamı mesela başlı başına bir konu, hatta başlı başına bir kayıp. Bir anda devalüasyona uğrayan para gibi değersizleşivermesi, diploma sahibini stajyer seviyesine düşürmesi örneğin.

    Sataj konusu da başlıbaşına bir kuyu ve henüz dibi keşfedilmiş değil.

    Akreditasyon, mesleki yeterlilik, meslek sonrası eğitim… son yılların kavram ve lafları gençler üzerinde deneniyor.
    Meslek odaları bu işleri “düzenleyen” kurum olarak görülüyor yeni yasa ve yönetmeliklerde. Avrupa Birliği yasalarından da güç alıyor bu durum ve öğrenciler “çağdaş-kaliteli-Avrupa satandardında…” bir eğitimi gerçekleştirmek çaba ve azmindeki yönetimler, üniversiteler ve meslek odaları tarafından bu teste alıştırılıyor, çalıştırılıyor, belletiliyor,sınav ediliyorlar.

    Bu eğitim kurultaylarının fikrinin ilk ortaya onduğu sıralarda demiştik ki, (olmasını istediğimiz sadece mimarlık eğitimine odaklanan eğitim kurultayı değil; mimarlığın bütün sorunlarına uzanan mimarlık şurasıdır…)mesleğin öznesi biziz, biz mesleki ilkelerimizi belirleriz, mesleki gerekliliklerimizi saptarız, bakanlıklar-hükümetler buna karar veremezler. En azından meslek odası bu yönde bir tavır gösterir, bunun mücadelesini verir diye düşünmüştük. Yine mesleki kurallar, yapış biçimleri değiştirilecek düzeltilecekse bunu meslek insanları kendileri yapmalı, dışsal bir zorlamayı reddetmeli demiştik. O günlerden bu günler çok şeyler değişti, çok sular aktı.

    Şimdi genç dostlarımızın daha eğitim sıralarında sancıları başlıyor. Belirsizlikler ve soru işaretleri içinde kalıyorlar. Bunların ortaya konması, tartışılması ve gençliğin sesinin oluşması çok önemli. Gençliğin kendi taleplerinin hiç bir sınır ve biçimlemeye uğramadan ortaya konulması aslında üniversitenin de görevi ama üniveriste o üniversal kimliğini 12 Eylül den ve YÖK ten itibaren kaybettiğinden dolayı, üniversiteler (çoğunlukla demek lazım, istisnalar var tabi) gençleri itaatkar görmek istiyor. Onların kendilerine dair bir platformları olsun diye bir çaba sarfetmiyor.Bunu üniversitenin özgür bir bilim alanı olması gerekliliğiyle bağdaştırmıyor.

    Meslek odası peki? O ne yapıyor? Bir kaç yıl sonra meslek insanı olarak karşısına gelecek genç meslektaşına nasıl bir ortam sağlıyor? Çok, ama çok tartışılacakbir konu.
    Şimdi bu öğrenci komisyonlarını falan çalıştırmaya uğraşan oda içindeki eski tanıdıklarımız “uğraşıyoruz işte, gençlerin katılımı az, isteksizler, şunu da yaptık bunu da yaptık” diyeceklerdir.

    Ama asıl gerçek nedir? Gizlenmiş olan gerçek nedir buradaki? Gençliğin mesleki demokratik mücadelesi için gerçekte ne yapılmıştır mesela? Bırakın genç meslektaşların kendi dinamikleriyle buluşmasına olanaklar sağlamayı, onların gündelik yaşamlarını, meslek hayatlarını ilgilendiren şu son diploma meselesi, staj meselesi geniş kesimlerle, ilgili öğrenci kitlesiyle nasıl bir mutabakat ile bugünkü noktasına gelmiştir. Şimdi yaşadıklarımızın kabulü hangi demokratik tartışma geleneğinin sonucunda meydana çıkmıştır?

    Bu ve benzeri sorunları belki de önümüzdeki günlerde yapılacak olan eğitim kurultayında ya da o süreçte tartışmak gerekir.

    Yayın kurulu içinde olduğum mimdap bu başlıkları tartışmayı, konunun öznelerinin görüşlerini belirtebilecekleri sağlıklı bir biçimde karşılıklı anlamayı güçlendirecek girişimlere açık olmak adına 5 Ekim Dünya Mimarlık Günü dolayısıyla “genç mimar” sayfasını açmış bulunmaktadır. Elbetteki bu ortamın canlılığı katılımcıların istekliliklerine, demokratik katkılarına bağlı olarak şekillenecek ve ortama bu anlamda bir hizmet verecektir. Başarısı da öyle…Bu ortamın görüş ve öneriler kadar genç mimarların mesleki becerilerinin birbirlerine aktarıldığı, deneylerin paylaşıldığı bir proje sayfası olmasını da açıkçası arzuluyoruz.

    Ancak ne görüyoruz?

    Geçtiğimiz gün yapılan kurultaya hazırlık öğrenci forumunda basın olarak gelen arkadaşımız, olanca açıklığı ile durumunu kayıtlara geçirmiş, yukarıdaki anlattığımız “genç mimar sayfası” tanıtımı olan a5 boyutundaki tek sayfa broşürü giriş masasına görevlisine de sorarak koymuş olmasına, yine oturumlardan birinde “görüş ve düşüncelerin yaygınlaşması için mimdap’ı kullanabilecekleri” ifade edilmişken ona karşı ortaya konulan en basitinden kaba sayılabilecek tavır düşündürücüdür.

    Biz bu tavrı büyütmek, üzerinde konuşmak ve bu tavrı nasıl olup da orada göstemek durumunda kalmış olan arkadaşımızın davranışını kişiselliğe dayalı bir eleştiri üslubu içinde uzun uzadıya ele almak istemiyoruz. Ama kendini demokrasi güçleri arasında gören bir kurumun açık toplantısında basına, bırakın basını bir katılımcıya ya da herhangi bir kişiye “çıkın gidin” denmesi “izin alınması” gerektiği gibi sekter, anti demokratik dışa vurumların gösterilmesi asla ve hiç bir şekilde kabul edilemez. Üstelik burası bir gençlik forumuysa bu hiç yapılamaz.

    Bugün ülkenin herhangi bir yerinde toplantı yapmak, gösteri düzenlemek için bile “yasal olarak” izin gerekmiyor. Evet baskıcı güçler demokratik gösterilere saldırılar düzenliyorlar ve bir çok mağduriyet ortaya çıkıyor fakat orada olanlar, söylecek sözleri olanlar özgür düşünce, demokratik hak kullanımı kaygısıyla, bir dava için kendini ortaya koyanlar bu sonuçlara katlanıyor ve mücadelelerini sürdürüyorlar. Fakat kendisini zaten “demokratik kitle örgütü ve emekten yana örgüt” olarak tanımlayan bir yapıda “izin aldınız mı, reklam yapmayın, çıkın gidin…” zorbalıkları haddini çok aşmış davranış biçimleri olarak sayılmalıdır. Demodedir en basitinden, geridir, tartışma kabul etmeyecek kadar antipatiktir, ilkeldir. Gençlerin önünde cereyan etmesi ise iki defa kötü ve iki defa kırılma anlamını taşımaktadır. Dıştan gösterilmemiş olsa bile içten bir kırılma…

    Zira böylece; zaten doğası gereği herhangi bir haksızlığa hiç bir çıkar, makam, gelecek kaygısı gütmeden itiraz edebilecek olan kesim, meselek odası tahakkümü altında bırakılmıştır. Bu kırılma yani yapılan bir haksızlığa “bir nedenle müdahale edilememesi” durumu, falanca arkadaşın haddini aşmış sözlerinden daha yıkıcıdır.

    Mimdap, tam açık söylenişiyle Mimarlıkta Demokratik Açılım Platformudur. Kapalı devre örgütlenmelerden, kısır döngülerden kurtulmak için herzaman fırsatlar vardır. Gençlik kesimi kendisi adına var olabilecek yapıları kurdukça, temsil güçlerini oluşturdukça, iradesini daha yüksek sesle ortaya koydukça sisli hava dağılacaktır. Karabasan ortadan kalkacaktır.

    Gençliğin mesleki demokratik mücadelesinin aratarak yükselmesi dileğimle.

    Hasan Kıvırcık

    Hasan Kıvırcık | 13 Ekim 2009

  2. 12 Eylül rejiminin Türkiye’deki en köklü kurumu YÖK ve o mantığın doğal sonucu ÖSS, ÖSYS daha da kısaltmasını bilmediğim, öğrenmek de istemediğim bir çok kurum Türkiye’nin geleceğini ciddi şekilde tehlikeye atan bir üniversite modeli oluşturmuşlardır.
    Bu modelde üniversite bir lise gibi düşünülmektedir. Statik bir bilgi yığınının öğrencilere aktarılmasını, yani “öğretimi” yeterli, “eğitimi” ise gereksiz bulmakta bulmakta, aktarılan bilginin ortamın doğası gereği statik olması yeniliklere açılmayı, araştırmayı gereksiz kılmakta hatta yasaklamaktadır.
    Üniversite elemanları ise “statü” gibi “maaş” gibi, özel üniversitelerde “mütevelliye karşı savunulma” gibi (“YÖK olmasa bizi bu okulda birgün tutmazlar“–bir özel okul öğretim üyesi-)ya da batı ülkelerinde olduğu gibi demokratik bir ortamda sürekli sorgulanma ve bunun getirdiği sürekli güncelleme zorunluluğu yerine dil sınavı, bilimsel bildiri yayınlatma (500$ verince “fasulyenin faydaları” gibi bir konuda bile gibi saçma bir bildiriyi bu yayınlarda yayınlatabilirsiniz ) bir takım barajlarla yetinen bir üniversite ilerleme sistemi sayesine konum edinenler, bu sistemin savunucuları durumuna düşmüştür.
    Üniversite eğitiminin tek bir modele bağlı olarak düzenlenemeyeceği açıktır. Bir edebiyat ya da fen fakültesindeki eğitimin mimarlık fakültelerinde farklı olmasının sadece doğal değil zorunlu da olacağını söylemeye bile gerek yok. Buna rağmen, eğer, mimarlık fakülteleri farklılaşmayı, bir eğitim zorunluluğu olarak değil de sadece bir batı dayatması akreditasyon sorunu olarak görüyorlarsa çözümün de göstermelik olacağı ortadadır. Zaten çözüm de üretilmemekte, durum sadece 5+1, 4+1, 3+3 gibi formüllerin tartışılmasıyla idare edilmektedir.
    Mimarlar odası tarafından düzenlenen eğitim kurultayları da şu akademik ilerleme için bildiri verilen bir -deyimi bağışlayın- bildiri “çöplüğüne” dönüşmüştür. Mimarlık eğitimine göstermelik de olsa bir katkı sağlamadığı gibi daha da vahimi “bir şeyler yapılıyor” yanılgısı yaratmaktadır. Bu yanılgının tarafı olan Mimarlar Odası ise oyuna katılmakta, sorunun tarafı haline gelmektedir. Daha da vahimi karşılıklı bir oyun oluşmakta, al gülüm ver gülüm hesapları çağdaş mimarlıkla kesinlikle uyuşmayan bir ortamda oynanmaktadır. Katılımı reddeden mimarlar odası yönetimi için, bu oyun bir birşeyler yapıyor görünüp oy toplama aracı olmaktadır.
    Böyle bir ortamda bütün iyi niyetiyle bir toplantıya katılan bir gazetecinin, hem de Mimdap gibi mimarlık ortamının önde gelen iki yayınından birisini temsilen katılan bir gazeteciye yapılan muamele ancak yukarıda anlattığım ortamla açıklanabilir.
    Karamsar bir yazı oldu ama durum bu.
    Bunun için genç gazeteci arkadaşımıza başına gelenlere üzülmemesini söylemek istiyorum. Normal bir ortamda gazeteciler böyle bir toplantıya davet edilirler, hatta gelmeleri için gereken herşey yapılır. Hele hele mimdap gibi çok önemli ve kendisini kanıtlamış bir yayınsa bu bir zorunluluktur. Her ne kadar kendisini tanıtmaya gereksinimi olmasa da, mimarlık ortamında neredeyse mimarlar odası kadar tanınan bir yayın olsa da mimdap la ilgili, hele hele gençlerle ilgili bir broşürün, bırakın engellemeyi, dağıtımının bile oda kanalıyla yapılması gerekirdi. Ama gençlerin bu durumu yukarıdaki açıklamalar ışığında daha iyi anlayacaklarını sanıyorum.
    Bir kez daha herkese geçmiş olsun.

    Hüsnü Tekeli | 14 Ekim 2009

  3. Kanımca, mimarlık ortamında bütün bilgilerin, haberlerin serbestçe dolaşması son derece önemlidir. Çünkü, ancak bu sayede içinde bulunduğumuz sorunları görebilir, çözümü için de çabalar üretebiliriz. Hele hele mimarlık eğitimi gibi çok önemli bir konuda yapılan tüm çalışmaların duyurulması daha da önem kazanmaktadır. Toplantıya katılan 80 kişinin dışında da gençlerin, meslektaşların konuşulanlardan haberdar olmalarının önemli olduğunu düşünüyorum.
    Mimarlar odası kendi yayınları dışında da takip edilen çok sayıda yayın bulunmakta, bunlar arasında Mimdap’ın da çok önemli bir yeri bulunmaktadır.
    Dolaysıyla toplantıdan çıkartılan bir gazeteci değil aslında tüm bir toplumdur. Bu durumda toplantının amacı da anlaşılamaz hale gelmektedir.
    Bu tür olayların olmaması dileği ile gazeteci arkadaşımıza geçmiş olsun diyorum.

    Yılmaz Kuyumcu | 14 Ekim 2009

  4. sözü edilen çıkarma işleminin yapılmış olduğuna inanmak istemiyorum. üstelik her neden olursa olsun. öğrenci gençliğin bulunduğu bir yerde bu kadar irite edici bir vandallığın yapılmış olmasına gerçekten inanmak istemiyorum. ismi verilmemiş bunu yapanın fakat hiç önemli değil bütün öğrenci gençliğe açık bir hakarettir. her neden olursa olsun asla hoş görmüyorum. bunu yapan kişi ve zihniyetlere asla saygı duymuyorum.

    remzi gülen | 14 Ekim 2009

  5. ben o şahsı tanıyorum herkesde biliyordur zaten apaçık ortada herkese mail yollama şampiyonu bundan sonra kırmızı başlıklı kızın büyükannesini yiyen ve büyükannenin yatağında kırmızı başlıklı kızı bekleyen kurt -kurt adamı- görmüş gibi hatırlıycam kız soruyordu kulakların niye uzun -kurt nine- seni daha iyi duyabilmek için diye /// niye öyle lafı dolandırıyorsun -kurt adam- sizi basından korumak için/// niye hiddetlendin niye terket burayı diye bağırıyorsun -kurt adam- sizi daha iyi bilinçlendirmek için/// diyaloğun özü bundan başka birşey değil gerisi laf ne olur bizi bilinçlendir bilgilendir donat -kurt adam- biz aciziz çünkü bize her zaman yardımcı ol hep yanımızda ol koru bizi her türlü beladan koru

    mehmet ekin | 17 Ekim 2009

  6. Mimarlık alanında Türkiye’de ve dünyada olan bitenlerden herkesi haberdar etmeyi amaç edinen ücretsiz bir site için reklam da yapılmalı ayrıca.
    Kovma olayını gerçekleştiren ve buna göz yuman herkesi esefle kınıyorum.

    gulben yılmaz | 18 Ekim 2009


Yorum yazmak için


  Avustralya’nın Melbourne kentindeki Penleigh ve Essendon Gramer Okulu’ndaki (PEGS) Müzik Merkezi, McBride Charles Ryan’ın (MCR) PEGS Kampüsleri genelindeki bir dizi girişiminin bir parçasıdır. 

Copyright © 2024 All Rights Reserved | Mimdap.org