17 bin 480 kişinin yaşamını yitirdiği 23 bin kişinin yaralandığı, 600 bin kişinin de evsiz kaldığı 17 Ağustos depreminin üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen gerekli dersler çıkarılmış değil.

 

 

 

 

 

Bugün 17 Ağustos büyük Marmara depreminin yıldönümü. 17 bin 480 kişinin öldüğü, 23 bin 781 yaralının olduğu, 505 kişinin sakat kaldığı, 600 bin kişinin de evsiz kaldığı felaketin yıldönümü başta depremin merkez üssü Gölcük olmak üzere birçok yerde anılacak. Meslek örgütleri, uzmanlar ve deprembilimciler aradan geçen yaklaşık 19 yıla rağmen gerekli derslerin çıkarılmadığını söylüyor.

 

 

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası’na göre Türkiye’nin yüzde 92’sinin deprem kuşağında yer alıyor ve bu bölgelerde nüfusun yüzde 95’i yaşıyor. Bunun yanı sıra 20 milyon yapı var ve bu yapıların yarısı ruhsatsız ve kaçak. İstanbul için bu sayı iki milyon civarında. Bu zaman zarfında kentleşme ve yapılaşmada önemli hatalar yapıldı. İmar affı bu hatalardan en sonuncusu.

 

 

Cumhurbaşkanlığı’na bağlı AFAD 7.5 şiddetinde bir depremde İstanbul’da yaklaşık 26 ile 30 bin arasında kişinin yaşamını yitireceğini, yaklaşık 50 bin kişinin ağır yaralanacağını, 44 bin 802 binanın yıkılacağını, 2 milyon 374 bin kişinin de açıkta kalacağını açıkladı.

 

‘Büyük bir felakete sürükleniyoruz’

 

 

CHP’nin, Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisi, Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, 17 Ağustos depreminin yıldönümüne ilişkin sorularımızı yanıtlarken, bugün deprem toplanma alanlarının neredeyse hiçbirinin bu özelliği taşımadığına dikkat çekti.

 

 

»İstanbul’daki deprem toplanma alanlarının alışveriş merkezi ve rezidansa dönüştürülmüş olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Deprem riski taşıyan bir kentte deprem toplanma alanlarının yok edilmesi ne gibi sonuçlara gebe?

 

 

İstanbul’daki deprem toplanma alanlarının bugün imara açılarak alışveriş merkezleri ve rezidanslara dönüştürülmüş olması 17 Ağustos 1999’u görmüş, büyük acılar yaşamış İstanbullulara “ne haliniz varsa görün” demek, 18 milyonu kaderine terk etmek anlamına gelmektedir. 1999 depreminden sonra belirlenen 493 deprem toplanma alanından çoğu imara açılınca bu sayı 70’lere kadar düşmüştür. Parklar toplanma alanı gösterilmeye çalışılarak bu talanın üzeri örtülmek istenmektedir. AKP’nin vicdansızlığını gözler önüne seren bu vurdumduymaz tutum, 7.7 şiddetinde bir depremde 625 bin insanın hayatını kaybedeceğini öngören raporların çok daha üzerinde kayıplar yaşanabileceğini işaret etmektedir.

 

 

Hasan Baltacı

 

 

»Olası bir depreme karşı ne gibi önlemler alınabilir?

 

 

İstanbul’u tehdit eden potansiyel deprem tehlikesi ile başa çıkabilmek için, orta ve uzun vadeli uygulamalar göz önüne alınarak; depremin etkileyeceği bölgelerin sismik afet azaltma planı, acil kurtarma planı ve yeniden yapılanma planı hazırlanmalıdır. İstanbul’da, afet azaltma planlaması açısından bilimsel ve teknik esaslara dayalı sismik mikro bölgeleme çalışmalarını entegre etmek ve geliştirmek, binalarda ve altyapılarda meydana gelebilecek hasar üzerine önleme aynı zamanda azaltma programları önermek, şehir plancılığı kapsamında afet önleme planları ile ilgili önerilerde bulunmak için çalışmalara bir an önce başlanması gerekmektedir.

 

 

»AKP’de bu yönde bir irade görüyor musunuz?

 

 

AKP’nin bu konuda ne düşündüğünü anlamak için İstanbul’da hangi bölgelerde kentsel dönüşüme ağırlık verildiğine ve İmar Barışı’nın gelecek için tehdit oluşturup oluşturmadığına bakmak yeterlidir. Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı tespit ettiği riskli alanlarla Bakanlığın tespit edip kentsel dönüşüm başlattığı riskli alanların yüzde 73’ünün örtüşmediğini açıklamıştır. 2. ve 3. derece deprem kuşağında bulunan Esenler, Gaziosmanpaşa, Bağcılar, Sarıyer gibi bölgelerde yoğun şekilde kentsel dönüşüm projeleri hayata geçirilirken, 1. derece deprem kuşağında bulunan Beylikdüzü, Bakırköy, Bahçelievler, Zeytinburnu, Fatih, Ümraniye, Ataşehir, Maltepe, Sancaktepe, Tuzla, Pendik gibi ilçelerde az ya da hiç proje olmaması dikkat çekici.

 

 

»İmar Barışı Yönetmeliği ile güvenli kentleşme hedefinden uzaklaşılması gerçeği de ortada…

 

 

Bu, bir başka büyük hatadır. Şu unutulmamalıdır ki depremlerin afete dönüşmesinin başlıca nedeni; rantsal kaygılara yenik düşülmesi, düşük standartlarda sağlıksız ve yasadışı bir yapılaşma ve ranta dayalı hızlı ayrıca düşük nitelikli kentleşmedir.

 

 

***

 

 

Deprem toplanma alanları AVM oldu

 

 

İstanbul’da afet toplanma alanı olarak belirlenen 493 bölgeden bugüne dek 416 tanesi, alışveriş merkezi, rezidans ve gökdelene, kentin hemen her yerindeki acil ulaşım yolları da otoparklara dönüştürülmüş durumda. Geriye kalan 77 afet toplanma alanı da, yurttaş tarafından ya bilinmiyor ya da herhangi bir afet halinde toplanmaya uygun değil. Zeytinburbu, Gaziosmanpaşa, Fatih gibi ilçelerde deprem sırasında toplanma alanı yok.

 

 

İstanbul’da doğal afet toplanma alanı olarak belirlenen diğer bölgelerin bugünkü hali şöyle:

 

 

Anthill (Şişli), Zorlu AVM (Zincirlikuyu), Starcity Outlet Center (Bahçelievler) Zaman Gazetesi (Bahçelievler), Ağaoğlu MyCity (Bahçelievler), Meydan AVM (Bahçelievler), Sahilpark Veliefendi (Zeytinburnu), Onaltı Dokuz (Zeytinburnu), Ora AVM (Bayrampaşa), Kiptaş Tuzla 2-3 Etap Konutları (Tuzla), DAP Royal Center (Maltepe), Kemalpark Evleri (Esenler), Çınar Olimpia Park Sitesi (Bağcılar), Ataköy Konakları (Bakırköy), Capacity AVM (Bakırköy), Selenium Plaza (Beşiktaş), Ortaköy Ermeni Vakfı Arazisi (Beşiktaş), Taş Yapı (Kadıköy), Akasya AVM (Acıbadem)

 

 

***

 

 

 

 

Kaos ortamı doğabilir

 

 

İTÜ İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beyza Taşkın, deprem riski taşıyan ülkelerden Japonya’da depreme karşı hazırlıklı olmanın, deprem olduğunda hatırlanan bir olgudan öte bir yaşam biçimi olduğunu hatırlatarak, “Daha kreş yıllarından başlayarak tüm Japon vatandaşları deprem ve benzeri doğal afetlere karşı eğitilerek yetiştirilirler. Tokyo’da deprem sonrası sığınılacak veya barınılacak 3 bin toplanma alanı vardır. İstanbul’da ise 77 toplanma alanının kaldığı 2017 yılında çeşitli yayın organlarınca haberleştirilmiştir” ifadelerini kullandı.

 

 

Beyza Taşkın

 

 

 

Bu yılın başlarında İstanbul Valiliği’nin yaptığı açıklamaya göre 2 bin 285 alanın deprem sonrasında toplanma amacıyla kullanılabileceği; 100 adedi Avrupa yakasında olmak kaydıyla toplam 156 adet konteynır/çadırkent kurulabilecek lokasyonların belirlendiği ifade edildiğini anımsatan Taşkın, sözlerini şöyle sürdürdü: “İçinde bulunduğumuz yıl içerisinde önemli bir gelişme kaydedildiği anlaşılmaktadır. Toplanma noktalarının trafik yönünden ulaşılabilir olması ise özellikle İstanbul için önemle dikkate alınması gereken bir sorundur. 1999 depremleri sonrasında birinci derece afet yolu ilan edilmiş birçok ana arterin, gelinen an itibariyle sağlı sollu park edilebilir durumda olması depremle birlikte kaos ortamı doğuracaktır.”

 

 

Taşkın, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Deprem afeti yönetimi, hazırlıklı olma-zarar azaltma-müdahale-iyileştirme süreçlerinin sürekli bir döngüsüdür. Bu döngünün sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için ilgili kamu personeli ve devlet yöneticilerine vatandaşları sürekli şekilde bilgilendirme ve eğitme, barınma alanları tahsis etme ve koruma, başta kamu binaları ve ulaşım, enerji, su gibi altyapı tesislerini güvenli hale getirme gibi büyük sorumluluk düşmekle birlikte, vatandaşlara da azımsanamayacak düzeyde görevler düşmektedir. Her bir birey, deprem sonrasında kritik öneme sahip ilk 72 saatte hayatını nasıl sürdüreceğini planlamalı ve gerekli bireysel hazırlıkları yapmalıdır.”

 

 

 

 

Kaynak : Birgün

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir