Artvin Şavşat’ta yapımı planlanan sulama tesisi ve taş ocağı için bölge halkının tepkisi sürüyor. Hukuki açmazların da yer aldığı proje hem doğayı talan edecek hem de Papart dere suyunu borularla yer altına çekecek. Madenin işletilmesinde de kullanılacak olan bu suyu halk, doğaya uyumlu ahşap malzemeler yoluyla çekiyordu. Şimdi ise bölge halkı nesillerdir kullandığı bu suya para ödeyeme tehlikesiyle karşı karşıya. Üstelik proje için en az 25 bin ağaç kesilecek.

Devlet Su İşleri (DSİ) 26. Bölge tarafından yapılan iki projede, bakanlığa sunulan dosyada tek proje gibi gösterilmiş. Böylece, ÇED gerekli değildir kararı verilen dosyada, sulama tesisi ÇED’den muaf tutuldu. Halkın her şeye rağmen madene karşı açtığı davada ise 4 Mayıs’ta bilirkişi keşfi yapılacak. Bölge halkı şimdi bu keşfe hazırlanıyor.

 

 
Söz konusu Papart deresinin suyunu kanallarla kapatmak istenilen proje eğer yapılırsa, Mısırlı, Taşköprü, Meydancık, Balıklı, Sebzeli ve Erikli köylerini oldukça etkileyecek. Meyder yönetim kurulu üyesi ve Şavşat Dernekler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi İsmail kamacı, halkın projeye sonuna kadar karşı olduğunu söyledi. Kamacı şöyle konuştu: “Taşköprüye kadar olan alan SİT alanıdır. Proje yapılırsa sit alanı talan edilecek. Bu proje hayata geçerse eski kanallarımızdan kendi irademizle vazgeçmiş oluyoruz. Artık bizim kendi inisiyatifimizdeki sularımız olmayacak. Zaten susuz köy olmaz ki. Bölge ormanlık olduğundan yaban hayat çok gelişkin, su olmazsa hayvanlar da yaşayamaz. Tabiat ölür. 2007den beri ÇED sürecinde HES’lerle ilgili olarak bu bölge adım adım gezilerek, pınarlar, su gözeleri ,su kaynakları tespit edilmiştir. Bunlar HES’lere taşınacak olan parçalar olarak kaydedilmiştir. Endişemiz odur ki proje hayata geçtiği takdirde, sulama suyumuzu parayla alacağız. Ama biz paraya dönüştürecek tarım yapmayız, kendimize yetecek kadar tarım yaparız. Yetiştirip paraya çevirdiğimiz hiçbir ürün yok. Yani parayla tarla sulama şansımız yok. Yani halk o suyu alamayacak. Bedava bile verseler sulama suyu adında verdikleri için sadece Temmuz ve Ağustos’ta verecekler. Onun dışında bizim o suyu talep etme şansımız olmayacak. Bu deremizin suyundan, hayvanlar da yararlanır, insan da bitki de. Şimdi sadece 2 ay verince o topraklar susuz kalacak. Biz, tarımın yapılamadığı suyun olmadığı ortamda köyün olma sansı olduğunu düşünmüyoruz. Her yer çölleşecek. Biz de oraları terk etmek zorunda kalacağız. Ben projeye karşı değilim diyenlerin şunu bilmesi lazım; hiçbir köy diğerinden daha az zarar görmeyecek. Taşocağı projesi ise heyelanı hızlandıracak. Şimdi bile Meydancık’ta kayma söz konusu. Meydancığın arkasında da bir taşocağı var. Dereiçi, Çukur, Şenocak, Tepebaşı köylerinde de maden başlatılıyor. Bu madenler ve iki taş ocağı patlatmaları heyelanı hızlandırır. Oluşacak toz da cabası. Ne tarım olur, ne arıcılık ne başka bir şey. Bütün projelerle Artvin’in üzerine geliyorlar. Bunun bedeli ne olursa olsun biz bu topraklara sahip çıkacağız. Diyorlar ki ‘alışırlar, barajlara alıştılar madenlere de alışırlar, herkes bunu bilsin Artvin barajlar ve madenler şehridir’. Artvinliler de diyor ki; ‘Çoruh nehrini barajlara boğanlara Artvin’i siyanür havuzlarında boğdurmayacağız’! Hayatımızla eş değer tutuyoruz biz o toprakları, biz oradan kopamayız, koparamazlar, bu hesabı yapanlar hesaplarından vazgeçsinler. Bu projeler bu köylerin yıkım projesidir. Vazgeçmiyoruz, mücadele vermeye devam edeceğiz.”

 

 

 

 

 

Kaynak : Birgün

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir