Yazımızın başlığını Fazıl say falan söylemedi. Ya da bir muhalefet partisi yöneticisi veya milletvekili söylemedi….İktidarın Şehircilik Bakanının sözleri bunlar. Piyanist ve besteci Fazıl Say bir arabesk tespiti yaptığında tüm egemen güçler onun üzerine yürümüş, ağır hakaretler etmiş, yandaş ve merkezi basının kalemşorları besteciyi adeta linç etmeye kalkmışlardı. Oysa değerli bir müzik insanının ciddi bir durum tespit idi söylenenler.

 

 

 

 

Fazıl Say; Facebook sayfasında “Arabesk yavşaklığından utanıyorum” demesi üzerine sanat dünyasının ve iktidar çevrelerinin tepkisini çekmişti. (19.7.2010 Hürriyet) Say Facebook’daki notunda şu ifadeleri kullanmıştı: “Arabesk müzik, arabesk yaşam tarzının betimlemesidir. Aydınlığın, çağdaşlığın ve öncülüğün, sanatçılığın sırtına külfettir. Emek karşıtıdır, duyarsızlıktır ve yaratamamaktır! Etik dışı “yalan dolanla” doludur. Ortadoğu işi, 3. sınıf, acındırmaca, tembellik, yeteneksizlik, rant, çamur, muallaklıklar üzerinden yaşar… Arabesk müziği yapan yapsın! .. Türk halkının arabesk yavşaklığından utanıyorum, utanıyorum, utanıyorum!”

 

 

 

 

 

Yukarıdaki sözler üzerine müzik ve sanat kamuoyu ikiye ayrılmış, Say’ın arkasında duranlar ve karşısında olanlar şeklinde salvolara başlamışlardı.

 

 

 

 

Caz Müzik ve Vurmalı Çalgılar Sanatçısı Okay Temiz: “Arabeskçi ağlatarak para kazanır, ağlamayacağı bir hayat yaşar. Arabesk müzikte ağdalı bestelerle duygu sömürüsü var. Evet Türk halkının problemi çok ama protesto ederken de daha zekice ritimli bir müzikle etmek lazım…” ( HaberTürk 19.7.2010)

 

 

 

 

Viyolonsel Sanatçısı Emre Sayarı: “Olay iki boyutlu aslında. 1.incisi arabesk denilen müzik ülkemize bilinçli ve sistemli bir şekilde halkımızın moralini ve bakış açısını köreltmek ve uyuşturmak için üretildi ve sunuldu. Arabesk müzik uyuşturucu gibidir. Çünkü uyuşturucu kullananlar sosyalleşemez, üretemez, sistemin içine giremezler yani sistem ve çark bu insanları dışlar. Arabesk, insanda karamsarlık ve vazgeçmişliği ateşler. İsyanlar insanın tüm benliğini sarar. Yani kısacası uzak durmakta yarar var. Sadece ve sadece bir uzaylıyı incelemek gibi arabesk incelenebilir.” –14.11.2012 Hurriyet

 

 

 

 

“İSYAN PROTESTOYA DÖNÜŞMÜYOR!”

 

 

Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. NİLÜFER NARLI: “Arabesk müzik arabesk yaşam tarzının yansıması insanları depresif yapıyor. Arabesk müzikte; kişide her ne kadar kadere karşı isyan etse de kadere teslim olma, kahrolma ve yaşadığı koşulların yarattığı acı ve parçalanma duygusu vardır. Arabeskin içinde köyden kente göç eden, kente tutunmakta zorluk çeken insanların acıları var. Bu acılar bir kahrolma durumuyla yaşanıyor. Yaşadıkları acılara bir isyan var ama bu isyan siyasal bir protestoya dönüşmüyor. – HaberTürk 19.7.2010” şeklinde değerlendirmeler yaparken, Say’ın mesajına sert tepkiler de gelmişti.

 

 

 

 

Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan: “Şu sıcakta bir de Fazıl Say’ın kafa ütülemesine maruz kalmak” diye tepki gösterirken, Orhan Gencebay da: “Ben Sayın Fazıl Say kardeşimize bir buçuk sayfalık bir cevap verdim. Fazıl Bey’in bu şekilde konuşması olağanüstü yanlış ve saçmadır hatta. Bu sağlıklı bir ifade olamaz. 3.11.2014 CNN” Şeklinde değerlendirme yapmıştı.

 

 

Arabesk: İslam san’atlarında motifleri birbirine girişik ve iç içe geçme olan bezeme tarzına Avrupalıların verdikleri genel isim. Arabesk san’atı dar anlamda; başı, ortası ve sonu olmayan iki planlı yayvan güzel bir çiçek süslemesidir. Sınırsız olarak bir düzlemi kaplıyacak biçimde yayılır. Bir sanat kavramıdır.

 

 

 

BAKANDAN BEKLENEN

 

 

Arabesk tartışmasına en son Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki katıldı. Hem de Fazıl Say tarafında, onu haklı çıkaracak yorum ve değerlendirmelerle: “Arabesk şehirlerde yaşıyoruz…

 

 

Şehirler insanların yansımasıdır, aynasıdır. Örf adet yaşam biçimini dışarı yansıtan silüetlerdir… Kendi kimliğimizi ortaya koyduğumuz şehirlerimiz varmı bir bakalım?.. Arabesk şehirlerde yaşıyoruz… Şurada bir 25 katlı bina yanında tamirhane onun yanında 3 tane gecekondu iki tane 5 katlı bina.. Sonra bir mahalleye geliyorsunuz orada kentsel dönüşüm başlamış biri 10 kat biri 25 kat yanında 3-5 gecekondu daha.. Bunun tarifi ancak arabesk şeklinde anlatılabilir. Şehirlerin tarihi devletlerin milletlerin tarihinden eskidir. Kültürler, medeniyet şehirlerde gelişir. O şehirlerin iyi ve düzgün yapılanması gerekir. Şehirler yaşayan organizmalardır. Bundan dolayı yeni bir dönüşüm mantığıyla bakmamız gerekir.”-Birgün Gazetesi 20-9-2017

 

 

Biz köşemizde, mimari toplantılarda, kentlerle, mimarimizle ilgili yıllardır söylüyoruz, yazıyoruz. “Binlerce bina yapıyoruz ama içinde eser yok, kentler cahilliğe, kültürsüzlüğe, yüzsüzlüğe, ruhsuzluğa, ranta, kimliksizliğe teslim oldu. Bir gelenek, akım, üslup yaratamıyoruz!..” diye feveran ediyoruz. Hem meslektaşlarımızdan, hem egemen gruplardan tepki alıyoruz. Am görüyoruz ki sayın bakan da bizimle, Fazıl Say ile aynı noktaya gelmiş. Bu sevinilecek bir durum. İcraatin başındaki bakan ve yöneticilerin yapmaları gereken ise; arabeskleşmeye, çirkin, kimliksiz, taklitçi, üslupsuz kentleşmeye dur demek, fırsat vermemek ve bundan böyle mimarlık dahil, her tür sanatın arabesk etkisinden kurtarılarak özgürce ve özgünce yapılması için ortam hazırlamaktır.

 

 

Milyarlarca lira harcayıp binalar yapılmasına rağmen hala mimari eserler yaratılamamış olması Türk insanının beceriksizliği değil, devletin arabeske, basitliğe, kolaycılığa, kopyeciliğe yol açması yüzündendir. Sayın Özhaseki’nin sözlerinin arkasında durarak iyileşme yönünde icraatlerini bekliyoruz.

4 Comments

  1. görünen odur ki bazı arabesk binalar anlı şanlı mimarlardan da gelebiliyor. manidar…

  2. Toplumdaki kafa karışıklığı, aşırı savrulma, kültürel olgunlaşamama diyorum ben buna. Talep böyle olunca arz da ona göre “arabesk” çıkıyor piyasaya.

  3. Bu kültürden bu siyasetten bu ekonomiden çıkan ortada. Daha iyisini söylediklerim değişmeden bekleyemiyorum ne yazık ki.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir