KESK, TMMOB ve TTB’nin çağrısı, emek-meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerin katılımıyla düzenlenen “Özgür, Demokratik ve Eşitlikçi bir Türkiye” mitingi Ankara Sıhhiye Meydanı’nda yapıldı. Mitinge katılan yaklaşık 40 bin kişi, demokratik bir anayasa taleplerini dile getirirken, mitingde “halkların kardeşliği” ve “bir arada yaşam” vurgusu öne çıktı.

Miting için sabah saatlerinden itibaren Ankara ve Ankara dışından gelen katılımcılar Hipodrom alanında toplanmaya başladı. Hipodrom alanından saat 10:30’da yürüyüşe geçen miting katılımcıları, isteklerini dile getiren sloganlar, döviz ve pankartlarla Sıhhiye Meydanı’na ulaştı.

Mitingde ilk konuşmayı KESK Genel Sekreteri Abdullah Taşdemir yaptı. Konuşmasında hakların kardeşliği ve bir arada yaşamın sağlanması konularına değinen Taşdemir’den sonra TTB Genel Sekreteri Altan Ayaz konuştu. Ayaz da, “Bu ülkenin gerçek sahipleri olarak anayasayı biz yazmak istiyoruz” dedi.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı da, geleceği şekillendirecek uygulamaların kendilerine rağmen hayata geçirilmesine izin vermeyeceklerini belirterek, “Özgür, demokratik, eşitlikçi Türkiye talebimizi inadına haykıracağız” dedi.

Mehmet Soğancı konuşmasında şunları söyledi:

“Gençler, emekliler, kadınlar, işsizler, işçiler, kamu çalışanları, tabipler, mühendisler, mimarlar merhaba
Bu ülkenin yüreği emekten ve halktan yana atan aydınlık beyinli yiğit insanları merhaba,
Demokratlar, aydınlar, yurtseverler, ilericiler, devrimciler merhaba
Türkiye’nin dört bir yanından, Diyarbakır’dan, İzmir’den, Edirne’den, Trabzon’dan, Antalya’dan Bursa’dan çağrımıza uyup gelenler merhaba.
Özgür Demokratik ve Eşitlikçi bir Türkiye için burada bulunan, bu alanı özgürleştirenler merhaba.

Bugün ülkemiz kapitalist küreselleşmeye uyum adı altında sermaye lehine yeniden şekillendiriliyor. Halkın ihtiyaçları ve bizlerin beklentileri göz ardı edilerek anayasa tartışmalarından, sosyal alandaki düzenlemelere, kentlere, ormanlarımıza, yaşam alanlarımıza ve geleceğimize ilişkin her konuda halktan ve toplumun örgütlü kesimlerinden esirgenerek kararlar alınıyor, uygulamaya sokuluyor.

Bizler, geleceğimizi şekillendirecek uygulamaların bize rağmen hayata geçirilmesine izin vermeyeceğiz. Buna karşı “Özgür, Demokratik ve Eşitlikçi bir Türkiye” talebimizi inadına haykıracağız. Biz biliyoruz talep etmek yetmez, bunun için mücadele gerekir. Hayatın her alanında mücadelemizi yürüteceğiz.

Özelleştirmelerin durdurulmalıdır. Özelleştirilen halka ait varlıklar kamulaştırılmalıdır. Bütün çalışanlara grevli, toplu sözleşmeli sendikalaşma hakkı tanınmalı ve özellikle kamu çalışanlarının bu hakkı kullanması sağlanmalıdır. Düşünce ve örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Ülkemizin doğasının korunmalı, sanayileşme çevreyi ve doğayı tahrip etmeden gerçekleştirilmelidir. Kadına yönelik şiddet ve toplumsal hayatın her noktasında cinsiyet ayrımcılığı kaldırılmalıdır. Sağlıkta yıkımı durdurulmalı, herkese eşit, ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli sağlık hizmeti sağlanmalıdır. Tarım arazilerinin yok edilmemeli, kirletilmemelidir. Genetik tohum ve gıdaların ülkemize sokulmasına izin verilmemelidir. Çiftçimiz üretimden, tarlasından koparılmamalı, işsiz ve yoksul bırakılmamalıdır. Afetler ve afetlerin en önemlisi depremler için acil önlemler alınmalıdır. Nükleer enerji santralleri ve benzer maceralardan vazgeçilmelidir. Planlı bir enerji politikası izlenmelidir. Suyun mülkiyeti ve hizmetleri kamuda kalmalıdır. Kıyı ve orman yağması durdurulmalıdır. Madenlerimizin gerçek sahipleri halkımızdır. Her türlü parçacı kentsel dönüşüm projesi uygulaması terk edilmelidir. Hasankeyf’te tarihi süreci yansıtan birikim dağıtılmamalıdır. Bergama’da, Eşme’de, Belek’te hukuk dışı yönelimlerden vazgeçilmelidir. Fırtına Vadisi’nde, Munzur’da, Sinop’ta, Aloinoi’de, Kazdağları’nda doğanın tahribine son verilmelidir. Gençlik geleceğimizdir. Üniversiteler üniversite bileşenlerinindir. Eğitim eşit, parasız, demokratik, bilimsel olmalıdır. Üniversite özerk ve demokratik olmalı, ticarethaneye dönüştürülmemelidir. İşsizliğin doğal olduğu, işsizliğin kader olduğu sözleri yalandır. Ücretli çalışan üyelerimiz ile emekli üyelerimizin sorunları çözülmelidir.

Dünyanın her yerinde işgallere ve saldırılara karsı mazlum halkların yanında olduğumuzu ifade ediyoruz. Savaşa karşı barışı savunuyoruz. Halkların kardeşlik içinde yan yana ve özgürce yaşayacağı “Bir başka dünya, bir başka Ortadoğu mümkündür” diyoruz.

Kürt sorunu demokratik yollardan çözülmeli, silahlar susmalı, barış içinde kardeşçe bir arada yaşama mutlaka sağlanmalıdır.

Biz her türlü gericiliğe karşıyız. Zorunlu din derslerine hayır diyoruz. Tek bir dinin, tek bir mezhebin devlet tarafından kollanmasına ve dayatılmasına hayır diyoruz. Özgürlükçü bir laiklik istiyoruz.

Emperyalist sömürü politikalarına hayır diyor, tam bağımsız bir Türkiye istiyoruz.

Biz tarafız.

Biz, bu toplumu kim çatışma ortamına sürüklüyorsa; kim şiddet ve baskı politikalarında ısrar ediyorsa onlara karşı tarafız. Kim çok kimlikli, çok kültürlü bir toplumsal modeli dışlayarak, barışın kalıcı hale getirilmesinden kaçınıyorsa onlara karşı tarafız. Kim iç ve dış politikada gerilim yaratmaktan medet umuyorsa onlara karşı tarafız. Kim demokratikleşmeyi AB ile pazarlık sınırında tutup, hak arama mücadelesini anti-demokratik yöntemlerle engelliyorsa onlara karşı tarafız.

Biz kim karşısındakinin kimliğine, kültürüne, inancına saygı gösteriyorsa onlardan yana tarafız. Kim ülkenin sorunlarına özgürlük ve demokrasi zemininde çözüm arıyorsa onlardan yana tarafız.

Bu yaşananlara karşı; şimdi tam da; karanlığa karşı aydınlığı savunma zamanıdır. Şimdi tam da baskıcı, otoriter yönetim anlayışına karşı, özgürlük ve demokrasiyi savunma zamanıdır. Şimdi tamda ırkçı ve milliyetçi anlayışın beslediği linç kültürüne karşı, bir arada kardeşçe ve barış içinde yaşamayı savunma zamanıdır. Şimdi adaleti ve eşitliği savunma zamanıdır. Şimdi tam da, bağımsız, eşit, özgür, demokratik bir Türkiye için mücadele etme zamanıdır. Şimdi tam da gericiliğe, neoliberalizme ve darbeciliğe karşı mücadele etme zamanıdır. Şimdi tam da geri adım atmadan temel hak ve özgürlüklere sahip çıkma zamanıdır.

Şimdi hep birlikte haykırma zamanıdır:


Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber, Ya hiç Birimiz”

mimdap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir