Torun Center’ın mimarı: Denetim firma insafına bırakılamaz

10 işçinin can verdiği Torun Center’ın mimarı Emre Arolat, kazada ‘çok büyük bir ihmal’ olduğunu belirterek, ‘Duyduğum kadarıyla tamir edilmesi gereken günde edilmemiş’ dedi. Arolat Torun Center’ın ‘Türkiye ortalaması içinde en medeni şantiyelerden’ olduğunu öne sürdü.

Mecidiyeköy’de eski Ali Sami Yen stadı arsasında inşa edilen ‘Torun Center’ şantiyesindeki asansör kazasında Cumartesi akşamı 10 işçi can verdi. Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) hasılat paylaşımı modeliyle ihale ettiği arsa üzerinde yükselen 3 kulenin müteahhiti Torunlar GYO, mimarıysa Emre Arolat.

Arolat, 10 işçinin öldüğü kaza ve mimarların iş güvenliği konusundaki sorumlulukları hakkında Radikal’in sorularını cevapladı.

10 işçiye mezar olan asansörün düştüğü kuyuda yapılan çalışma…


10 işçinin öldüğü asansör kazası hakkında söyleyecekleriniz var mı?

Çok büyük bir ihmal olduğu kesin. Bir asansör durup dururken düşmez. Duyduğum kadarıyla kiralayan firmayla yapımcı firma arasında husumet olmuş, tamir edilmesi gereken günde edilmemiş. Bu dedikodu tabii. Kimin ihmaliyse ben de istiyorum cezalandırılmasını. Ancak mimar olarak neyin güvenlik sınırları dışında olduğunu bilecek durumda değilim. Üç gün önce ben de bindim o asansöre, 30. kata çıktım. Bilsem manyak mıyım bineyim?

2014’ün başından beri en az 272 inşaat işçisinin kazalarda öldüğü yeni açıklandı. En çok işçi öldüren sektör inşaat. Bu sektörde çok sayıda iş yapan bir mimar olarak iş güvenliği konusunda ne yapıyorsunuz?

50 konferansta bu konuyu gündeme getirdim. Bu yapılan inşaat, hicap duyuyorum ama bütün Türkiye ortalaması içinde en medeni şantiyelerden. Ciddi bir problem yoktu. Düzgün gözüken denetim vardı. Bu inşaatta bir güvenlikçi vardı adını unuttum, ‘şantiyeye lastik ayakkabıyla giremezsin’ dedi bana. Ben bunu seviyorum. Zorlu’da da ceza yedim turuncu yelek giymediğim için, sıcakta çıkarmıştım. Milyonlarca metrekare iş bitirdik. Daha önce büyük bir kaza olmadı, ilk defa yaşıyorum.

Asansör felaketinden sonra iş cinayetlerini protesto eden işçiler bina önünde



Torun Center inşaatında Nisan ayında 19 yaşındaki inşaat işçisi Erdoğan Polat, 15. kattan bindiği sepetle yere çakılarak ölmüştü. Bu kazadan haberdar mıydınız?

3 ay sonra haberim oldu öldüğünden. Şantiye şefinden duydum halat mı ne kopmuş, ‘işçi yanlış kullanmış’ denildi. 3 ay mı 5 ay mı sonra ‘işçinin hatası vardı, öyle kullanmaması gerekirdi’ diye bilgi geldi. Bir şeyi bir yerden transfer etmiş halat ona dayanmamış. Zorlu inşaatında da 2 kişi öldü biri yüksekten düştü, biri atladı. Dünya normlarına göre övünülebilecek bir şey, yapılan iş çok olduğu için.

Denetim doğru yapılırsa bir işçinin bile ölmemesi gerekmez mi?

Evet, bir işçi bile ölmeyecek şekilde yapılmalı. Türkiye’de 7-8 sene evveline kadar herhangi bir denetim yoktu, depremden sonra yapı denetim firmaları çıktı. Denetim kağıt üzerinde var ama gerçek anlamda yok. Çünkü denetim yapan firmaların özerkliği yok. O firmaların müteahhit değil devlet tarafından beslenmesi ve iş verilmesi, kamuya karşı sorumlu olması, bağımsızlığının korunması lazım… Devletin çok ciddi görev ve sorumluluğunun olması, denetimi organize etmesi lazım. Bu firmanın insafına bırakılamayacak bir konu. Piyasa ekonomisi içinde ezilir gider, regüle etmesi lazım devletin. Bir de 16 günlük eğitim alıyormuş adamlar ben bilmiyordum. En az kalifiye adamdır inşaat işçisi, okuma yazma bir şey aranmaz. Dünyanın en tehlikeli işi diyorsun, eğitim verilmeden yapılması kepazelik.

E. Arolat projesinin şehrin silüeti içine konulmuş hali. Viyadükten 300 metre uzakta imiş…


Bu konudaki mevzuatın yanlış olduğunu, çeşitli düzenlemeler yapılması gerektiğini söylüyorsunuz. Peki en çok işçi öldüren sektör içinde bu kadar çok iş yapan bir mimarın iş güvenliği konusundaki sorumluluğu nedir?

Örneğin İngiltere’de 2007’de çıkan İnşaat Tasarımı Yönetimi kanunu (Construction Design Management) mimarları da şantiyenin iş güvenliğine uygun tasarlanmasından sorumlu tutuyor.
TOKİ’nin kara listesine girdim eski başbakana da tüm bu eleştirilerimi söyledim. Ama gidip her gün asansör kontrol edemem, bu mimarlık ve tasarım alanının sorumluluğunda değil. Nereden bileyim asansör bakımı yapılıp yapılmadığını. Asansör düşmeseydi ne koğuşa bakmak aklıma gelecekti ne de güvenlikle ilgili bir soru sormak.
Elektrikten ölen de çok var, hiltileri alıp tek tek kontrol edemem. 20 tane proje var, fiziksel olarak imkansız. Kimsenin umurunda değil deniyor ama benim çok umurumda. Mimar şantiyenin iş güvenliğinden kağıt üstünde değil ama insan olarak sorumludur. Ölen işçilerden birini tanıyorum bir hafta önce büroma gelip ‘başka bir iş bulabilir miyim’ dedi. Hiçbir günahı olmayan 10 adamın durup dururken öleceğini düşünerek, bile bile bu hikayenin içinde durmam. Kimse bunu yapmak istemez, kapitalist diye de istemez.

Bundan sonra bir şey değişecek mi sizin için?

Bir müsibet gerekir bu işlerin düzelmesi için, deprem gibi. Orta vadede faydası olacağını düşünüyorum. Bundan faydalansak, herkes kendi alanında daha çok çekidüzen verse iş güvenliğine. Anlaşılıyor ki daha sıkıya almak lazım, ben de insani olarak daha fazla yapacağım. İşverenlere diyeceğim ki ‘daha fazla önlem alın doğru düzgün çalıştırın bu adamları’. Yüzde yüz üstüne gitmek, daha fazla sorgulamak gerektiğini tabii ki daha iyi anlıyorum. Ek adım atmayı bundan sonra düşüneceğim ama şantiyede görerek ve gözlemleyerek anlayacağım bir zaafiyet yoktu. Daha fazlasını bilemem.

2012’de Tasarım Bienali sırasında yaptığımız röportajda, “İyi tasarım güzel bina yapmak değildir, her türlü sosyal, ekonomik, ekolojik kriteri içerir” demiştiniz. Tarlabaşı, Fener-Balat, Sulukule projelerini oldukça sert eleştirmiştiniz, zorla tahliye var ve düşük gelir grupları yerinden ediliyor diye.

Evet, Fikirtepe’de de iş yapmıyorum emsali yanlış diye.

İş güvenliği olmayan binada ölen 10 işçiden sonra olayı protesto edenlere karşı binada alınmış güvenlik önlemleri…


Peki iş güvenliği yoksa ben de yokum diyemez misiniz? Sözleşme yapacağınız firmanın iş güvenliği konusundaki tutumu sizin için bir kriter değil mi, önceden iş güvenliği sicilini kontrol ediyor musunuz mesela?

Ben bu firmayla sözleşme yapmadım. İlk başta ihaleyi alan Aşçıoğlu firması vardı ben Torunlar’ı bilmiyordum bile.

Kazadan sonra şantiyedeki koğuşların, tuvaletlerin fotoğrafları yayınlandı. Sağlıklı, insanca yaşanılabilir çalışma koşulları olmadığı ortada. Siz bu koğuşları hiç gördünüz mü?

Bizi de koğuşlara almıyorlar ki. Bir kere Zorlu’nun koğuşlarına bakmıştım. İşçiler isyan etmişlerdi koğuşlardan dolayı. Ahmet Zorlu öğrenince yeni koğuş yaptı.

Zorlu Center, Likör Fabrikası yerinde yapılan Quasar kuleleri ve Torun Center da imar hakları ve cüsseleri dolayısıyla yoğun eleştiri alıyor. Zorlu Center’la ilgili birtakım ses kayıtları da ortaya çıktı, ek metrekareler için rüşvet alındığı iddia edildi.
Orada yasa dışı olmayan bir şeyi rüşvet mekanizması haline getiriyor, faka basıyor. Zorlu’da her şey yasal, gidip belediyeden bakıp hesabını yapsınlar. Zemin altında iki kat emsal dışı, zemin üstünde emsal dışı bırakılan bir şey yok. Kanyon’da da, Metrocity’de de böyledir, kanunda böyle. ‘Torun Center’da binalar neden bu kadar yüksek?’ deniyor. Çünkü burada inşaatı bir şartla kabul ettim. Dedim ki, viyadükle binalar arasında 100 metreye 300 metre bir alanda inşaat yapılmayacak. Yani 30 bin metrekarelik kamusal alan olacak, kat parkı olacak. Binaların yüksek olmasının sebebi bu. Yoksa emsali 3, Mecidiyeköy’ün tümünde emsal 4… Burası MİA (Merkezi İş Alanı), yani yoğunluk bölgesidir. İMP’nin ( İstanbul Metropoliten Planlama) planlamasından kalma, çok eskiden beri bu böyle.

Elif İnce
Kaynak: Radikal

31 Comments

  1. emre bey zor durumda fakat her zaman olduğu gibi “zaman” herşeyin ilacı. unutulmaz denilen şeyler bile unutulur. ölen öldüğü ile kaldı tabi.

  2. Sayın mimar Murat Usta, bundan önce size yönelttiğim yorumda ” söylediğiniz bir kısım şeylere katılıyorum” değip, katıldığım bölümü de işaret ettikten sonra size görmediğiniz ya da üstünü örterek; Emre beyin fazla emsal kullanan kişi olmasını belirsizleştirmenizi eleştirmiştim.
    Siz bunlara ve gelen başka eleştirilere cevap verirken Emre beyin oda yönetimine aday olduğunu bunun için “1. köprüye bile hayır diyenler tarafından ” kötülendiğini söyleyip, sonra böyle bir adaylığın olmadığı size söylendiğinde ise “mimarlık için mimarlar” grubunu destekleyip, o dönemin AKP yanlıları olarak suçlanmasını referans gösterip tekrar Emre beyi haklılaştırma yoluna girmişsiniz.
    Ben Mimarlık için Mimarlar grubunu destekleyenlerdenim öncelikle.
    Bir arkadaş üstte yazmış, bu grubun kötülenmesinde pırıl pırıl insanların adayların çekiştirilmesinde destekçiler ilanında Emre beyin adının bulunması fayda değil zarar sağlamıştır. Çünkü bu grubu herkes “Emre beyler” gibi zannetmiş, İstanbul’un her tarafına gökdelenler, Zorlular, Torunlar (hadi siz üzülmeyin söyleyelim Trump’lar Cevahir’ler) dikmeye gelmiş mimarlar odayı ele geçiriyor sanmışlardı. O hepsi altın kadar değerli mimarları Emre bey gibi büyük işadamlarına büyük projeler yapan, oda yönetimine gelirlerse de dünya sermayesine ve dünya sermayesinin işbirlikçisi yerli sermayeye İstanbul’un hiç bir güzelliğine dikkat etmeden her yeri inşaat alanına çevirecek, buna onay verecek “hainler” olarak görmüşlerdi.
    Tabi çok büyük bir fırsat kaçırılmıştı.
    Şimdi sizin anlattıklarınızdan görüyorum ki, aradan biraz zaman geçince yarım yamalak doğruları araya karıştırdığınız spekülasyonlarınız bizi gerçeğin çok daha fazla dışına atıyor. Olayları ve geçmişi bilmeyenler üzerinde ise sapla samanın karışmasına neden oluyor.
    Size bir şey daha hatırlatmak isterim: Kötü bir olay oldu ve 10 kişi öldü. Burada biraz daha empatiye gerek var. Tasarımcı, Tus sorumlusu, şantiye şefi, yapı denetim kurumu, ruhsat veren belediye ve dolaylı yollardan denetim yapan meslek odaları gibi bütün kurumlar bir daha böyle iş kazaları olmasın diye durum ve duruşlarını gözden geçirseler daha iyi olmaz mı? Daha fazla ne yapmalıydım, üzerime acaba hangi sorumluluk düşüyor ki bu inşaatlar insan kanı dökülmeden, canlar kaybedilmeden yapılsa denemez mi? “Benim sorumluluğum yok” kabilinden cümleler yerine bundan sonra “hepimiz daha dikkatli olmalı ve iş kazalarının önüne geçmeliyiz” dense daha olumlu olmaz mıydı?
    Siz bu yüzden Emre bey söyleşisinde bu insani duygu eksikliğine, kibirli duruşundan taviz vermeden özeleştiriye hiç yanaşmayan tutumuna önce bir bakın ve değerlendirmenizi daha sonra yapın.

  3. Son bir aydır giderek karamsarlaşıyor uz. Kazalar, maskesi düşen mimarimiz, yağma ile şekillenen yapılar, kalan kalitesini de kaybeden bir eğitim, büroların sorumluluğu ya da sorumsuzluğu tartışmaları, komşular, ekonomik durum… yani yayınlanan başka ülkelerin mimari üretimleri olmasa hepten bitmiştik.

  4. Temel sorun çağdaş mimarisi olmayan bir ülkede mimarlık yapmaya kalkmak. Körler ülkesinde görür olmak gibi bir şey. Körlerin saldırısına uğramak son derece normal oluyor. Ne kültür, ne sanat, ne teknik, ne eğitim, ne uygulama bu ülke bir çöl. Körler çölü. Her yerde hayaletler dolaşıyor.

  5. Mimarlar arasındaki rahatsızlığın haklı ve haksız nedenleri var: Haklı nedenleri müşterinin haklarını her zaman kamunun haklarının üstünde tutması. Belki buradaki haksızlık kendisini korumak için yeteri kadar örgütlenmemiş bir toplumdan kaynaklanmakta. Yani mimarın durumu normal. Buna karşılık toplumunki anormal. Yani nasıl ki bir avukat müşterisini her ne olursa olsun meslek kuralları içinde kalmak koşuluyla savunmak zorundadır, mimarın durumu da buna benzer. Taraflar ancak ve ancak kendilerini sonuna kadar savunabilirler ise toplum sağlıklı işleyebilir.
    Mimarlık için mimarlar grubuna gelince sorun çok daha vahimleşiyor. Çünkü bir az okumuş, güngörmüş bir insanın bile taraf olabilmesine imkan olmayan bir siyasi ideolojiye -ki şu günlerde ipliği iyice pazara çıktı- mimarların çoğunluğunun taraf olabilmesi zaten düşünülemez. Ancak durumu sömürerek kendilerine iş ve aş elde etmek isteyenlerin yalan ve iftiraları ise mesleğe o dönemde de yakışmıyordu, şimdi de.

  6. Malesef şu son 2 yorumu okuyunca sapla samanın ayırılmasının çok zor olduğu kanaatine vardım… Bu aynı 1. köprüye karşı çıkıp üstünden geçenlerin durumuna benziyor malesef, bu tip fikirleri değiştirmek de çok zor malesef…. ARKADAŞLAR ÇOK BİLGİLİ MAŞALLAH, GOOGLE A BAKIP AROLATIN ADAY OLMADIĞINI ÖĞRENİP ORDAN SALLAMIŞLAR BANA… AMA AKIL KIT DEDİĞİMİ ANLAMAMIŞLAR MALESEF.. DEMEK İSTEDİĞİM ŞUYDU OYSAKİ. AROLATIN VE DEĞERLİ MİMARLARIN İÇİNDE BULUNDUĞU OLUSUM, MEDYADA VE DİĞER ORTAMLARDA SÜREKLİ HÜKÜMETİN ADAYI BUNLAR DENİLEREK KARA PROPAGANDAYA TABİ TUTULMUŞLAR VE SONUNDA SEÇİMİ KAYBETMİŞ, HİÇ BİR İŞ YAPMAYAN (AKP YE DAVA AÇMAK HARİCİNDE) MEVCUT YÖNETİM GENE SEÇİMİ KAZANMIŞTI…

  7. Bizde hep hesaplar görülür. Tartışma konusu ikinci planda kalır. Burada da benzer bir durum ortaya çıkmış. On işçi ölmüş tartıştığımız konunun temeli Arolatın yarattığı mimarlar arasındaki rahatsızlık. Eleştirilerin çok haklı yönleri kuşkusuz var ama ona asansörle ilişkilendirerek saldırmak hem yanlış bir suçlama hem de asansör faciasının istismarı oluyor. Sapla samanı ayırmanın ülkemizde artık zamanının gelmiş olması gerek.

  8. sayın mimar murat ve de usta. fazla iri iri konuşmayın. ne der atalarımız, büyük lokma ye büyük söz söyleme. geçmiş mimarlar odası seçimlerinde mimarlık için mimarlar grubu listesine destek ilanında yer aldı sadece. aday gösterilmedi. gösterilmiş olsaydı bile bu onu tek başına omurgalı yapmaya yetmez. o listeyi destekleyen en sıkıntılı kişisiydi kendisi, sizin bilgilenme sorununuz var. önce biraz daha araştırın. ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
    ne şimdi cevahir de var, trump da var desek zorlu center, torunlar kuleleri kurtulacak mı yani? sadece bodrumlarda emsali aştıklarını biliyorsanız bu iki yerde gerçekte kaç emsal kullandıklarını, sadece bodrumda aştıkları miktarları da biliyorsunuzdur. açıklayın da tartışalım o zaman.

  9. Mimarlar odası seçimlerinde Arolat hiç aday olmadı. Onun ilgi alanları çok farklı. Diğer taraftan birazcık çiğneme olmaz, adamlar yer delenler yapıyorlar gök delenlerden sonra. O söylediğiniz meydan halen neredeyse deniz seviyesinde kalıyor Torunlarda. Yer delenlerin de sorunu halen saatler süren trafik, patlayan kanalizasyonlar, nefes alınamayan havalar, estetik bozukluklar, kentin duvarlaşması filan. Trump yanlış ama Torunlar’da, Zorlu’da ve diğerlerinin çoğu da yanlış. Kamu alanlarına kamu alanlarının satılmasıyla yapılan tüm uygulamalar yanlış. Hem devasal rüşvetlere açık alanlar hem de park yapılsalar bile topluma ödenecek çevre maliyetleri çıkartmayacakları için gerçek mal sahiplerinin yani toplumun çok daha karlı olacağı yatırımlar. Ayrıca bir çoğu işlemiyor. İnsanların mideleri gerçekte gözlerinden daha küçüktür.

  10. Evet omurgalı diyorum üstüne basarak… Zorlu ve torunların emsalde sadece bodrumlarda aştığını unutmayın.. İstanbulun tamamına bakın metrosity, kanyon,akmerkez, cevahir hemen hepsinde var… Doğan medyasının gazlamasıyla yalan yalnış yorumlar yapmayın lütfen… Sadece algı operasyonu başka bişi diil.. yıllar önce mimarlar odası seçimlerinde de aynısı olmuştu hatırlıyorum da… 🙁 emre arolat adaydı..

  11. Devasa kütle diyorsunuz da az ilerdeki trump tovers neden gündeme gelmez hiç… Mütahiti aydın doğan olduğu için mi acaba.. Mimar arsa içerisinde devasa boş alan, kent meydanı oluşturmuş, buna karşılık dikey yükselmiş, merkezde olması gereken de bu bence…

  12. Sayın mimar Murat Usta, söylediğiniz bir kısım şeylere katılıyorum. Mesela “Buna karşılık mütahit aziz torun-İş Güvenlik Firması-Asansör firmasının sahibi-asansöre okey veren mmob hiç bir şekilde sorumlu tutulmuyor. Bu nasıl adalet anlayan varsa beri gelsin. Ölenlere şehit diyen ve somadaki madene olumlu rapor veren müfettişleri de soruşturmaya bile izin vermeyen bir zihniyetten başka ne beklenirdi…” demeniz gibi.
    Ama lütfen şu OMURGALI, dik duran adam tanımlamanızı geri çekin. Zorlu’ya bakın Torunlara bakın nasıl emsal kullanıldığına hala insaf demiyorsanız sizin ki AYIP o zaman.

  13. Kimsenin çamur attığı yok. Sadece Mecidiyeköy’ün göbeğine, hiçbir ek altyapı desteği olmadan öyle devasal bir kütleyi kondurmak için mimardan başka bir şey olmak gerek. Tamam zaten muhteremin projelerini yanındakilerin yaptığını biliyoruz ama o zaman da şu suro akla geliyor kendisi ne işe yarıyor?

  14. Bir de şuna takıldım, arolat iş güvenlik mimarın işi değil diyor, doğru diyor, yorum yapanların çoğu mimar ama takdir eden yok.. herkes takılmış fikirtepeye, yok iş teklifi gelmemiş, yok şu bu sırf eleştiri olsun diye konuşuyor herkes… Adam iş hayatında dik duran omurgalı birisi, niye bunu sindiremeyip çamur atıyorsunuz…. AYIP..

  15. Arkadaş şaka gibi yaaaa… Akşam 19.30 da işçiler kendileri 10 kişi ve üstüne 1250 kg kartonpiyer taşıyor asansörde (başsavcının açıklaması) aşırı yüklemeden dolayı asansör yere çakılıyor. 10 ölü. İşçilerin cehaleti hiç sorgulanmadan direkt idam sehpası hazırlanıyor.. Sonuç proje md. şantiye şefi, 2 asansör teknisyeni hapiste…. Buna karşılık mütahit aziz torun-İş Güvenlik Firması-Asansör firmasının sahibi-asansöre okey veren mmob hiç bir şekilde sorumlu tutulmuyor. Bu nasıl adalet anlayan varsa beri gelsin. Ölenlere şehit diyen ve somadaki madene olumlu rapor veren müfettişleri de soruşturmaya bile izin vermeyen bir zihniyetten başka ne beklenirdi o da ayrı bir soru işareti. Sonunda sonuç hep aynı, inşaatın başındaki mühendisleri tık içeri kurtar götü…. Olan hep bize oluyor… Bu gerizekalı odalar ne iş yapar bir başka soru işareti de bu maleseff. ne zaman bizi savunacaklar. şoförler odası kadar bile çalışamıyor aptallar.. dünya kadar aidat alırlar bir de…. lanet olsun böyle düzene, böyle işleyişe, olan hep mimar-mühendislere oluyor.

  16. şantiye yönetimi kolektif bir sorumluluk gerektirir. işveren de bu sorumluluk zinciri içinde olmalıdır. teknik insanları kanun karşısında kalkan olarak kullanmaları önüne geçilmelidir. bir yandan da teknik insanlar kendi mesleki sorumluluklarını kullanırken doğru bildiklerini yapmak için direngen olmalı, patron isteklerine boyun eğmemelidir.

  17. Yukarıdaki söyleşi Radikal muhabiri Elif İnce tarafından yapılmış, güncel iş felaketi niteliğiyle “mesleki sorumluluğun” tartışılmasına olanak vermesi nedeniyle yayınlarımız arasına alınmıştır.
    Mimdap, ilgili mimarın kendi sözlerinden oluşmuş bir metine spot olarak başlık atmıştır. Yayınımızda yapılan söyleşiye bir katkımız, söyleşiye yön verecek bir ek ifademiz bulunmamaktadır. Mimdap yayınlarında yayınlanan bilgi kadar o bilgiye getirilen yorumlar da önem taşımaktadır. Söyleşi bir “zemin” dir, üzerinde eleştiri yapmak ise katılımcı bir tartışmayı meydana getirmektedir.
    Burada şu ana kadar 14 yorum bulunmaktadır ki, sanıyoruz bu yorumlar genel olarak ortak aklın haritasını çizmekte, inşaatlarda iş güvenliğini temel almayı, projelere imza atan, şantiyeleri yönetenlerin mesleki sorumlulukların önemini vurgulayan noktalar öne çıkarılmaktadır. Aynı zamanda her birimizin insan olarak önce kendi vicdanlarımıza hesap vermesi gerektiği gereğini ortaya koymaktadır.
    Hatta bir yurttaş sorumluluğundan n ötede, meslek adamı olarak; mühendis-mimarların örgütlerini bile sorumluluk zinciri içinde etkin olmaları yönünde dikkat çeken, “TUS nedir”i sorgulayan yorumlar vardır.
    2. haftadır 10 Eylül tarihli bu söyleşinin durması konunun güncelliği unutulmasın diyedir.
    Portalımızdaki MANŞET bölümü gündemde tutmak istediğimiz konuları kapsamaktadır. Aynı şekilde MANŞET bölümümüzde, işçi ölümlerini ortaya seren 8 Eylül “İnşaatlarda 9 ayda 272 kişi öldü” haberi, yine MANŞETTE “Batsın rantınız, batsın karınız, batsın yeni Türkiyeniz” haberi beraberce durmaktadır.
    2 hafta meselesine bu örneklerle bakarsanız, Mimdap yayıncılığının birilerini”şirin gösterme” ihtiyaçlarına göre yapılmadığını fark edersiniz.
    Yayınlarımıza gösterdiğiniz dikkat ve eleştirileriniz için teşekkür ederiz.
    Saygılarımızla
    MİMDAP

  18. Mimdap yöneticileri,
    yalan, yanlış ve saptırmalarla dolu bu söyleşiyi neden 2. kez başta tuttuğunuzu öğrenebilirmiyim.
    Acaba E.A nın “Şantiye denetimi mimarın sorumluluğu dışındadır…” ifadesini spot yaparak meslektaşlarınıza şirin gösterme girişimi mi?
    Umarım niyetiniz bu değildir.
    İşin özü, iş cinayetleri elbette bir kaç kişiye ve/veya birkaç iş dalının sorumluluğuna indirgenemez.
    Bu bir sistem sorunudur. Ülke yönetimini elinde tutanların hayata bakışı-ideolojisi ile ilgilidir.
    İnsanı öne alan, demokratik-sosyal bir yönetim olmadıkça bireyler suçlanarak konu küllendirilmek istenir. Bu tuzağa düşmemek gerekir.

  19. mimarın sorumluluğu evrenseldir, felsefidir öncelikle. ama dikkat edilecek şeyler, etik kurallar diye önemli kurallar var tabi.

  20. Gözünü sevdiğim medeni ülkelerdeki mimarlar, mimarlık firmaları ve patronlar ve kurumlar ve kurumları bile denetleyen muhteşem sistem! Bir öğrenci ya da genç mimar: mimarlığı ülkemizdeki hayal etmeden tut, uygulanmasına dek ile incelerse yazık o öğrenciye. Acı çeker yahu.
    Hayal ederken bile malzeme düşünürler ülkemizde havalı mimarlar 🙁 hangi markaya yaransınlar diye …Mimarlık sevgi tutku lüks değil uygunluk işidir, uygun çözüm, iyi insan olma sanatı mesleğidir ve çok çok çok yücedir. Bu kadar üzüntiye gelmez mimarlık! MİMARLIK LÜKS İŞİ DEĞİLDİR SADECE…………SONRA BAŞIMIZ DERTTEN KALKMAZ MİMARLIK TAM AKSİNE HAVACI DEĞİL MÜTEVAZİ BİR MESLEKTİR.

  21. Sayın Gökçeli, yukarıdaki yorumlardan birinde sayın Olgun Yılmaz, E. Arolat için odanın ne yapması gerektiğini bile yazmış kinayeli olarak. Siz olması gereken bir “mimarlar odası”ndan bahsederek bir görev çağrısında bulunuyorsunuz ciddi olarak. Ben Mimarlar Odasının bundan daha ciddi işlerle meşgul olduğu için savcılıkları ve yerel mahkemeleri alakadar eden sıradan (ölümlü) iş kazaları, şantiyelerdeki iş güvenliği meseleleriyle ilgilenmediğini düşünüyorum.

  22. Sayın Emre Arolat’ın durumu ortada..

    Ama Mimarlar Odası nerede ?

    Bugüne kadar neden sayın Arolat hakkında mesleki sorumluluğu ile ilgili herhangi bir girişimde bulunmamış ?

    ABD’de AIA; İngiltere’de RIBA bu durumdaki bir üyesi ile ilgili herhangi bir girişimde bulunmaz mıydı ?

    “TUS beni ilgilendirmiyor” diyor sayın Arolat..

    Mimarlar Odası yöneticileri :

    TUS kokmaz mı diyorsunuz ? Ya Tuz kokarsa…

  23. Ben tasarımcı mimarın şantiye kazalarından 1. derecede değil, dolaylı olarak sorumlu olabileceğini düşünüyorum. Bu dolayım ise iş yapılan müteahhit firmaya duyulan güvenle alakalıdır. Zaten iş güvenliğini önemsemeyen, sırf rant üzerine düşünen bir firmaysa bu mimara davranışından da belli olur ve onunla ya iş yapmazsın ya da kurallar koyarsın.
    Bir de komplkes sayılacak büyüklüklerdeki projelerde tasarımcı mimar işin ilk halkasıdır ama bir çok uzmanlık devreye girer. İnşaat yapımında ise giderek rolü azalır, mimariye uygunluğu kontrol eden, istenen yeni değişikliklere projeyi uyarlamaya çalışan bir duruma dönüşür.
    Fakat Emre bey kendisini bu bağlamda anlatmıyor. Kolektif bir sorumluluktan bahsetmiyor. Bu yapıların haddinden fazla yüklü bir programa sahip olması, karı maksimize etmek için işi kısa sürede yapmak, teşeronlaşma ile inşaat yürütmek taraflarını gözden kaçırmamak lazım. Asansör kazası üzerine “kanlı mimarlık” başlıklı yazılar okudum ve mesela burada tasarımcıya “gökdeleninde ölen işçiler falanca yerde yaptığın camide kılınacak namazla…” gibi ağır yüklenmeler de gördüm. Tam olarak katılmıyorum fakat 10 kişinin ölmesi bu projeye dahli olan herkesin vicdanında iz bırakır, bunu da kaçırmamak lazım.
    Niye mimarın Fikirtepe emsalini konu ettiğini ben de anlamadım. Çünkü kendisi anlaşılmayacak kadar çok emsalli işler yapmış biri. Hani bir Rus atasözü vardır, camdan konağın varsa başkalarının bahçesine taş atma diye. Ben en azından bunu hatırlatmak isterim.

  24. Pardon Fikirtepe mi dediniz? Nasıl yani emsali az mı çok mu buldunuz? Uygun olmayan nedir? Dünya kadar emsali ve emsal dışını ve ilave emsali yapmaya alışık değil misiniz?

  25. Emre bey Fikirtepe halkının yanındasınız, Fikirtepe emsali size ters gelmiş de Ali Samiyen Stadı ve Cumhuriyetin emaneti Likör fabrikasını talan etmek nasıl ters gelmedi acaba? Bu alana her türlü hukuku hiçe sayan azmanlar dikmek nasıl bir yaman çelişkidir acaba? Mecidiyeköy halkı Fikirtepe’den daha mı değersiz, duyarsız geldi size. Likör fabrikası cumhuriyet dönemi sanayi yapısı olarak korunamaz mıydı örneğin.

  26. Konuşmanın geneline baktığımda E. Arolat’ın ruh yapısının zedelenmiş olduğunu görüyorum. “O asansöre ben de bindim, bilsem biner miyim, manyak mıyım?” diyor mesela. Bu inşaat düzeninin çalışanları sorgulamasız nelere ittiğini irdelemeden “manyak mıyım, ben” çok kişisel ve bencil bir tepki.
    Zorlu’da nasıl imar oyunları yapıldığını bakanın kendi söylüyor. Kendisi, editör Elif hanımın söylediğine göre Fener Balat gibi bazı projeler için şovalyece halk korumacılığı yapmaya kalkıştığı sözler ile gerçek hayatta yaptıkları birbirinden tamamen farklı. Aynı durum Torunlar kulelerinde de söz konusu. Proje başından sonuna bir çok imar artışı yaşamış. “Ben projeyi şunlara yaptım, Torunları tanımam…” gibi hepimize geri zekalı muamelesi yapan savunmalar yersiz. Alay etmeyin insanlarla, sizin prsikolojinizin hezeyanlarını değil varsa hakiki gerçekleri duymak isteriz.
    Burası MİA bölgesi burada emsal şu diyorsanız, niye o zaman ilk proje daha farklı daha az ve niye sonra artışlar yapıldı. O kadar tecrübenizle emsal kullanmayı mı bilemediniz, işvereninizi batıracakmışsınız neredeyse.
    Neresinden baksanız dökülüyor yani.
    Allah selamet versin.

  27. TORUNLAR’IN KAT OYUNU

    İş cinayetinin yaşandığı Torun Center da, TOKİ eliyle Torunlar-Kapıcıoğlu ortaklığına verilen ve Mecidiyeköy’de yaşayan vatandaşların depremde toplanma yeri olan Ali Sami Yen Stadı arsasında yükseliyor. Açılan davalar sonucunda, Torun Center’ın imar planlarında bodrum katların emsale dahil edilmediği, böylece de inşaat hakkını yüzde 80 arttırdığı tespit edilmiş ve yürütmeyi durdurma kararı verilmişti. Ancak, projede yapılan çeşitli düzenlemelerle inşaat devam etti.

    Şimdi durum böyleyken Emre bey, siz Fikirtepe’nin emsalini beğenmediğiniz için o işe girmediğinizi nasıl söylersiniz???

  28. Bence Emre Arolat mimarlar odası onur kuruluna filan getirilsin, neyin mimarın sorumluluğunda neyin sorumluluğunda olmadığına o karar versin. Böylece odanın çok saydığı bir yıldız mimar olarak ellibin sıradan mimara hem yaptıkları hem de fikirleriyle örnek olsun.

  29. Emre Arolat, çok sıkı yalan söylüyorsun gerçekten. Yok Fener Balat projesine karşı çıkmış, Fikirtepe’ye katılmamış. Bizi de hepten salak belledin galiba. Mimar iş güvenliğinden sorumlu değildir de çekil kenara. Ne saçma sapan kafa karışıklığı yaratmaya çalışıyorsun. Zorlu’da yapılanlar, Torunlar’daki imar artışları senden muvaffakat alınan başka mimar tarafından mı gerçekleşti. Söylediğin iki projede ya davet edilmemişsindir ya da sana parası az gelmiştir. Herşeyi bu kadar kolay karalayıp kendi yaptıklarını gizleme.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir