Osmangazi İlkokulu Kapanıyor(mu)? / Arif Atılgan - MİMDAP
Ana Sayfa Bağlantılar Biz Kimiz İletişim Mimar İş İlanları
ANA SAYFA
Osmangazi İlkokulu Kapanıyor(mu)? / Arif Atılgan
Share 9 Haziran 2014

Bir yıldır, 100 yılı aşkın bir süredir Yeldeğirmeni’nde çocukların eğitim gördüğü Osmangazi İlkokulunun kapatılması haberleri gündeme gelmektedir. Bu habere en çok üzülenler oradaki öğrenciler ve daha önce bu okulda öğrencilik yapmış olanlardır. Ancak onların dışında da tüm Kadıköy’de yaşayanlar bu habere tepkili ve üzüntülüdürler.

Osmangazi İlkokulu’ndan öğrendiğime göre okulda bu yıl 115 öğrenci eğitim görmekte imiş. Milli Eğitim Bakanlığının kriterlerine göre 150 öğrenciden daha az öğrencisi olan okulların kapatılması gerekiyormuş.

Benim bu okulda eğitim gördüğüm 1957-1959 yıllarının sınıf fotoğraflarındaki öğrenci sayılarına baktığımda 47-48 kişi olduğumuzu gördüm. 1.2.3.4.5. sınıfların olduğunu ve çift tedrisat eğitim yapıldığını düşünürsek 1960 yılı öncesinde Osmangazi İlkokulu’nda 500 civarında öğrencinin eğitim gördüğünü kolaylıkla tespit edebiliriz. Yine Okuldan edindiğim bilgilere göre okulun öğrenci sayısı 2000 yılında 517, 2005 yılında 298, 2010 yılında 208 ve 2014 yılında 115 olmuştur. Diğer yandan Muhtarlıktan aldığım bilgilere göre 1980 li yıllarda mahallenin nüfusu 30.000, bugün ise 20.000 civarında imiş. Ayrıca semtte aile sayısının azaldığını daha çok bekâr yaşayanların ve işyerlerinin çoğaldığını öğrenmekteyiz.

1958 Yılında Osmangazi İlkokulu’nda 4. Sınıf

1950 li yılların sonlarında İstanbul’un nüfusunun 1.000.000, Kadıköy’ün nüfusunun ise 100.000 civarı olduğunu görürüz. Bugün İstanbul 15.000.000, Kadıköy ise o yıllardaki sınırlarının içinden Ataşehir bölgesini çıkardıktan sonra 500.000 civarı nüfusa sahip olmaktadır.

Osmangazi İlkokulu’nda 1959 Yılında 5. Sınıf

Eğer kabaca oranlarsak 1960 yılı öncesi Yeldeğirmeni semtinin nüfusunun 2-3.000 civarı olacağını hesaplayabiliriz. Düşünebiliyor musunuz Yeldeğirmeni semtinde 2-3.000 kişi yaşarken bu okulda 500 öğrenci bulunmakta, bugün 20.000 kişi yaşarken ise 115 öğrenci bulunmaktadır. Kaldı ki eski yıllarda buradaki çocukların bir kısmı civardaki Gazi Mustafa Kemal Paşa İlkokulu, İhsan Sungu İlkokulu, Özdemiroğlu İlkokulu, İbrahimağa İlkokulu gibi okullara da giderlerdi. Konuyu bir de bu taraftan incelemek gerekir.

Öğretmen Muammer Hanım 4 Öğrencisiyle

Yukarıdaki istatistikî bilgileri incelediğimizde 2000 li yıllara kadar Okulda 1950 li yıllardaki öğrenci sayısının muhafaza edildiği görülmektedir. Öğrenci sayısının 2000 yılından itibaren azalışı aynı zamanda semtteki demografik yapının da değiştiğini göstermektedir. İstatistik rakamları 2000 li yıllara kadar Yeldeğirmeni semtinin mahalle konumunu koruduğunu, 2000 li yıllarda bu konumun hızla kaybolduğunu belli etmektedir.

Bu bilgilerin ışığında konuya bakıldığında Yeldeğirmeni mahalle yapısında iken semtte çocuklu aile ve okula gidecek çocuk sayısı fazla olmaktadır. Ancak çocuklu aile sayısı azaldığında mahalle yapısı kaybolmakta, okula gidecek çocuk ta azalmaktadır.

İlk olarak 2000 li yılların ortalarında özelleştirme ile ilgili yoğun haberler kamuoyu tarafından öğrenilmişti. Bu anlamda Haydarpaşa-Port projesi ile Haydarpaşa Numune Hastanesinin kent dışına taşınacağı konusu oldukça tepki çekmişti. O yıllarda Mimarlar Odası Başkanı idim. Diğer yönetici arkadaşlarımla birlikte Mimarlar Odası olarak bu konularda oldukça fazla açıklamalar, bilgilendirmeler yapmıştık. En önemli bilgi, kent merkezlerinin ticarileştirileceği, daha sonra buralarda atıl kalan gar, hastane, okul gibi kamu binalarının kolaylıkla özelleştirileceği idi. Çünkü: Kent içersindeki topraklar oldukça fazla değerlenmişti. Bu mülklerin değerleri kamuya yani halka bırakılmak istenmeyecekti.

Bu anlamdaki değişim için Merkezi iktidar ve İBB çalışma yapıyordu. Ancak Kadıköy Belediyesinin Yeldeğirmeni’nde 2010 yılında başlattığı canlandırma projesi de bu değişime katkıda bulunmuştur. O yıllardan beri bu konuda hep yazdım, konuştum, uyardım. Aslında büyüyerek bir mega kent olan İstanbul’da bu değişim zorunlu olarak gerçekleşmek durumunda idi. Kamu görevi yapan kamu kurumlarının, bu değişimi önleyecek hiç değilse geciktirecek önlemler alması gerekirdi. Maalesef tersi olmuştur.

Kentleri değerli ve yaşanılır kılan oralarda yaşayan insanlardır. İnsanların yaşantıları ise çocukları ile birlikte olmaktadır. Semtlerdeki çocukların en iyi eğitim göreceği okul evlerinden yürüyerek gidebildikleri okuldur. İstanbul asırlardır semtlerinde yaşananlar ile hafızasını oluşturmuştur. Kentin geleceğini planlarken hafızasının kaybolmamasını sağlayacak şekilde planlamak gerekir.

Osmangazi İlkokulu’nun olayı bu anlamda herkesi bilinçlendirmelidir. Aksi takdirde ardından Kemal Atatürk Lisesinin ve diğerlerinin de özelleştirilerek buralarda eğitimin son bulması gündeme gelecektir. Zaten amaç, kent merkezinde yaşayan aile bırakmamak ve dolayısıyla halka hizmet eden ve bugün özellikle arsaları çok değerlenen kamu binalarını atıl bırakarak, onları kolaylıkla satabilmektir. Yıllar sonra Okulun Vakıf’a devredilmesinin yani özelleşmesinin akıllara gelmesi tesadüf müdür?

Okulun Tapusunun İl Özel İdaresinden Vakıf’a Verilmesi Yazısı

Okulun öğrenci sayısının azalmasına sebep olarak bu okula geliri düşük ailelerin çocuklarını gönderdiği söylenmektedir. O sebepten diğer aileler çocuklarını başka okullara gönderiyorlarmış. Ama bana göre diğer önemli sebep yukarıda yazdıklarımdır. Semtte çocuklu ailelerin azaltılmasıdır.

Amerika’da silikon vadisi yöneticileri, çocuklarını içinde teknoloji olmayan okullara gönderiyorlarmış. Tebeşir, karatahta, elişi dersi, bahçesinde oyun oynanan okullarda çocuklar daha yaratıcı oluyorlarmış. Öğrencilerinin yürüyerek gidebildiği Osmangazi İlkokulu da böyle bir okuldur. Bana göre böyle okullarda uygulanan, diğerlerinden daha değerli olan eğitim programına ‘Organik Eğitim’ adının verilmesi gerekir.

Aslında canlandırma projesiyle başlayan soy(suz)lulaştırma durdurulamayacak bir sürece girmiştir. Önlem tepkili olmalıdır. Semtte, ‘Çocuğunuz Okula Yürüyerek Gitmelidir’ kampanyası başlatarak öncelikle 150 öğrenci sayısı aşılmalı ve okulun kapatılması durdurulmalıdır. Ardından Osmangazi İlkokulu ve Kemal Atatürk Lisesinin bulunduğu İskele Sokağının, mümkünse tamamı ama en azından Osmangazi İlkokulundan tren yoluna kadar olan kısmı trafiğe kapatılmalıdır. Eski yıllardaki gibi çocuklar için bir ‘Oyun Sokağı’ oluşturulması sağlanmalıdır.

Bu başlangıç kenti planlayanlara, kendilerinin halktan yana olmaları gerektiğini anımsatacaktır. Zira kent halka sorularak halka yararlı bir şekilde planlanmalıdır. Bu anlamda 15 Haziran 2014 Pazar günü Okulda yapacağımız etkinlik çok önem kazanmaktadır. Özellikle tüm mezunların etkinliğe katılmaları Osmangazi İlkokulunun önemini göstermek açısından oldukça gereklidir.

1 Yorum
  1. Bu değerli ve güzide eğitim kurumu bırakın tarihi bir binada olmasını, kendisi bile eğitim kurumu olaraktan tarih olduğu için kapatılmayıp bugüne uyarlanıp yaşatılmalıdır.

    orhan gün | 14 Haziran 2014


Yorum yazmak için


  Avustralya’nın Melbourne kentindeki Penleigh ve Essendon Gramer Okulu’ndaki (PEGS) Müzik Merkezi, McBride Charles Ryan’ın (MCR) PEGS Kampüsleri genelindeki bir dizi girişiminin bir parçasıdır. 

Copyright © 2024 All Rights Reserved | Mimdap.org