|
9 Ocak 2009 |
Architectural Digest’in aşağıda sunduğumuz, Dubai’deki İslami-Modernist bir yapıdan Paris’teki bir 17. yüzyıl çatı katına kadar uzanan seçkisi, bir dizi müthiş etkileyici mekanın içerisinde yer aldığı kentsel yapıyı nasıl yansıttığını ve açıkladığını gözler önüne seriyor.
Los Angeles
Moda tasarımcısı Randolf Duke’ün Los Angeles’taki evini yenilemesi ve genişletmesi için tuttuğu, LA merkezli XTEN Architecture’dan Kelly Haefelfinger, “Evin özelliği, yamaçlarda ve dış mekanda yaşamla iç içe geçmiş olması” diyor. Duke’ün “glamorganic” olarak tanımladığı tarzdaki evin son rötuşları ve döşemesini Duke ile iç mekan tasarımcısı Tobi Tobin yapmış. Los Angeles stilini de içine alan iç mekan, klasik ile modernin bütünleşmesiyle ortaya çıkmış.
Paris
Juan Pablo Molyneux, Marais’de bulunan 17. yüzyıl Paris stili çatı katlarını yenileterek karısına bir sürpriz yapmış. Fransızlara özgü mavi-beyaz palet için Molyneux, “ne kadar Fransız olduğumu görmek istedim” şeklinde itirafta bulunuyor. Duvarlar, klasik zambak motifleri ile kaplanmış ve bir çok antika eşya ile donatılmış.
İstanbul
Mimar Murat Atabarut, restore ettiği, Boğaz’da yazlık bir saray olarak kullanılan Fethi Paşa Yalısı için, “bu yapı, Osmanlı döneminde yapılmış en belirgin 18. yüzyıl binalarından biridir” diyor. “Ancak geriye yalnızca kadınlar için ayrılan bölüm kalmıştı. Ana yemek odasının tavanı, diğer bütün odalarda da olduğu gibi, orijinaline uygun şekilde yenilendi.” 15. Louis yaldızlı koltuğun üzerinde 19. yy’dan kalma kristal bir avize asılı. Halı ise İran.
Londra
Edward Shepherd’ın galerisi olarak inşa edilen bu 18. yüzyıl teras evi, 20. yüzyıl boyunca önce bir hastaneye, ardından da ofislere çevrilmişti. Tiggy Butler’ın restorasyonunu yaptığı evin geniş, bahçeye bakan Venedik stili penceresi, 18. yüzyıl Londra stilinin boyutlarına uygun.
Bangkok
4000 metrekarelik evinde bir dizi pavyon tasarlayan M. L. Poomchai Chumbala, “geleneksel yaşam biçimini modern yaşamın gerekliliği olan teknolojiyle bütünleştirmeye çalıştım ve nereye kadar gidebileceğimi görmek istedim.” diyor. İç mekanı da kendisi tasarlayan Chumbala, antika kapı ve pencere çerçeveleri bularak oturma odasına yerleştirmiş. “Burada çok yaygın olan İslam etkisini de yansıtan bu eşyaları kurtarmak zorunda hissettim.”
Dubai
California’lı mimar Steven Ehrlich, boş, çölleşmiş bir alanı bir bahçeler, kuyular, teraslar ve avlularla bir vahaya dönüştürerek, Dubai’de 3250 metrekarelik bir ev tasarladı. Geniş girişi gölgeleyen kafes, İslami motiflerin çağdaş halleriyle dekore edilmiş. Yeni bir yaşam ve yeni başlangıçları simgeleyen hilalden ilham alan Ehrlich, travertenle kaplı 14 kolonun desteklediği asma çatıyı tasarlamış.
Roma
Roma’da mimar Aslan Sanfelice di Bognoli, Palazzo Colonna’daki bir limonluğu, kendisi için bir eve dönüştürmüş. 17. yüzyıla dayanan portakal ve limon ağaçları artık teras bahçesinde yetişiyor.
Tokyo
Mimar Akira Watanabe, Tokyo’daki müşterisi için, geleneksel formları modern malzeme ve detaylarla yeniden şekillendirdi. Merkezinde gömme bir kalp olan birinci kattaki kabul odasını girişten ayırmak için mimar, bir tarafa kamıştan, diğer tarafaysa shojiden perde kullanmış. “Filtreler mekana derinlik ve şıklık katar”
Kaynak: Architectural Digest
Başdöndürücü demeliyim, gerçekten çok muteşem bir panoromik gezi bu. Yapılar bütün mekansal özellikleriyle çok kaliteli.
Nurgül Altındağ | 10 Ocak 2009sahiden bu kentler ve bu güzel evler inanılmaz. gezilesi görülesi yerler açıkçası.
ceyhan örgen | 24 Ocak 2010