Eskiden İstanbul’a bile vize istenirdi! - MİMDAP
Ana Sayfa Bağlantılar Biz Kimiz İletişim Mimar İş İlanları
ANA SAYFA
Eskiden İstanbul’a bile vize istenirdi!
Share 21 Ekim 2013

Naci Cem Öncel

Bayram tatili için vize kuyruklarında, yollarda otellerde karşılaştığı sorunlardan şikâyet edenlere tarihten esaslı avuntular…
Pek çoğumuz uzun bayram tatilinden yeni döndük ya da dönmek üzereyiz Bir milyon kişi yurtiçi, çeyrek milyonsa yurtdışı turlarına katıldı Bu sayıya memleketine arkadaşlarına ziyarete gidenler dahil değil üstelik E haliyle 2 saatlik yolu nasıl 7 saatte aldığımızı; nerelerde kontak kapadığımızı: otogarda, feribotta havaalanındakı sıranın uzunluğunu anlatacağız birbirimize. Ama dilerseniz öncelikle daha eski yolculuklara bakalım


YURTİÇİ PASAPORTUNUZ LÜTFEN!

Eski dünyada devlet, halk durduğu yerde dursun isterdi. Çünkü hem ana gelin, hem de asker temini toprak düzenine bağlıydı. Ayrıca loncalar zanaatkarların farklı şehirlerde çalışmasını kısıtlıyordu Bu tür nedenlerle Fransa’dan OsmanlI’ya Rusya’dan Japonya’ya kadar ülke içinde seyahat için izin belgeleri, hatta pasaport gerekliydi Bu uygulama modern zamanlarda faşist Almanya. İtalya ve komünist Sovyetler’de bile görülmüştür


KİM KİM GİDECEKTİNİZ?

Dünyanın neresi olursa olsun öyle ‘kafa dağıtmak için kız kıza’ seyahat yoktu haliyle Erkekler gibi kadınlara da yola çıkabilmek için geçerli bir neden ve tabii yazılı izin gerekiyordu. Örneğin Ekim 1742’de miras davaları için Edirne’ye giden hanımlar gibi: “Ayişe ve kızları Fatıma ve Havva ve kız karındaşı Hadice nam hatunlar… İstanbul’a gelmek murad eylediklerinde mümana at (engel) olunmamak babında hükm-i hümayunum../.

İSTANBUL VİZENİZ VAR MI?

Osmanlı Devleti’nde İstanbul’a seyahat resmen kısıtlanırdı Çünkü ‘Bir akrabaya bakıp çıkacaktım’. ‘Bizim idarede bir işimiz vardı’ bahaneleriyle gelenler gitmek bilmiyor, başkente bir güzel yerleşiyorlardı Tabii serseri takımının şehre sızması da bir sorundu İşte bunları önlemek için 1820’lerden itibaren artan bir şekilde ‘mürur tezkereleri’ zorunluluğu getirildi Bu iç pasaport-vıze karışımı belgelerin iyi bir yanı da vardı gerçi: Bıyometrık fotoğraf şart değildi! Eşgal tarifi yeterliydi


YOLCULUĞUNUZ 1680 SAAT SÜRECEK OLUP…

Eski yolculuklann uzun olduğunu herkes bilir de ne kadar uzun olduğu pek bilinmez Örneğin,
1834’teki Sürre Alayı (Hac için İstanbul’dan Mekke’ye sarayın hediyelerini götüren kafile), Mekke’den İstanbul’a kara yoluyla 32 günde dönmüştü. Günümüz hacılarıysa aynı mesafeyi uçakla 4 saatte, yani yaklaşık 130’da bırı kadar kısa sürede alıyor! Denizde de durum benzerdi 1620’de ABD tarihinde yeni bir dönem açan Mayflower gemisinin İngiltere-Amerika yolculuğu 2 aydan uzun sürmüştü
KORSAN-EŞKIYA ZİYARETLERİ 19 yüzyıla kadar uzun mesafeli yolculuklar o kadar tehlikeliydi ki Akdeniz’de korsanların, dağ yollarında çöllerde eşkıyaların eline geçmeniz an meselesıydi Örneğin III Murad’ın hasekisi ve III Mehmed’in validesi Safiye Sultan (büyük ihtimalle) 1562 civarında Akdeniz’de korsanlar tarafından kaçırılmış zengin bir Venedikli ailenin kızıydı. İstanbul’da esir pazarına getirilmiş güzelliğiyle dikkat çekerek saraya alınmıştı Ama kaçırılan her yolcunun hikâyesi sarayda bitmiyordu tabii!


REHİN DÜŞERSENİZ FİDYE HAZIR MI?

Kaçırılanlar için iki seçenek vardı: kölelik ya da fidye Örneğin. İstanbul’un tarihi semtine adını veren Şeyh Vefa 1450 lerde hac dönüşü Akdeniz’de Rodos şövalyelerince rehin alınmıştı Fidyesini verip onu kurtaransa Karamanoğlu İbrahim Bey’di 1597 yılında Kıbns’taki görevine giderken Maltalı korsanlara esir düşen Macuncuzade Mustafa Efendi. Kurban Bayramı’nda şu satırlan yazmıştı: Zevk-u sâdîde selâmet halkı hep handan-i iyd/Ben melamette esır-i Malta yım giryan-ı iyd 1688’de Lipova’da arkadaşlarıyla birlikte AvusturyalIların rehin aldığı Temeşvarlı Osman Ağaysa. *kurtarmalıkr parasını getirmesi için memleketine geri gönderilmiştir! Parayı getirecek kışı verilen sürede dönmezse rehinelerin cezası ölümdü

BUSINESS FARKI
Tüm bunlara rağmen hayatı yolculukta geçenler de vardı tabii (Yok hayır turist rehberleri değil Onlar için 20. yüzyılı beklemek gerekecek.) Bu profesyonel yolcular zamanın işadamları, yanı tüccarlardı Ticaret harçları devletlerin temel gelirlerinden olduğu için yolların güvenliği önemliydi Bugün Türkiye, Balkanlar ve Ortadoğu’daki pek çok kervansaray, bu konuda başarılı olan Selçuklu ve OsmanlI’nın eseridir Ticari yolculukların ekstra masrafları vardı tabii Örneğin şehirde satmak üzere küçükbaş sürüleriyle yolculuk yapanlar, geçtikleri şehirlerde koyunları-kuzuları için ‘toprak bastı vergisi’ öderdi Aynı bugün bizim kuzu-kuzu ödediğimiz vize ücretleri gibi! Günümüz yolculuklarında hepimiz için şikâyet konusu çok elbette Ama tarihe bakınca memnun olmamız gerektiği aşikâr.


Kaynak : Hürriyet

2 Yorum
  1. İstanbul’a gerekirse vize de uygulanabilir. Ama önce hukuk, adalet gerekir. Planlama gerekir. Bugün en büyük eksiklik budur bence.

    gönül izciler | 23 Ekim 2013

  2. ( Yer müruru ) nun fotoğrafları nı arıyorum bana sürekli alakasız bilgiler veriyor
    Bu da kendine arama motoru mu diyor yoksa
    Bu ne saçmalıktır böyle

    Anonim | 23 Nisan 2015


Yorum yazmak için


  Avustralya’nın Melbourne kentindeki Penleigh ve Essendon Gramer Okulu’ndaki (PEGS) Müzik Merkezi, McBride Charles Ryan’ın (MCR) PEGS Kampüsleri genelindeki bir dizi girişiminin bir parçasıdır. 

Copyright © 2024 All Rights Reserved | Mimdap.org